VERGİ USUL
KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No.
7338 Kabul Tarihi: 14/10/2021
26.10.2021 tarihli ve 31640 sayılı R.G.
MADDE 1 – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununa mükerrer 20 nci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Basit usulde tespit olunan kazançlarda gelir vergisi istisnası:
MÜKERRER MADDE 20/A – Bu Kanuna göre kazançları basit usulde
tespit olunan mükelleflerin 46 ncı maddeye
göre tespit edilen kazançları gelir vergisinden müstesnadır.”
MADDE 2 – 193 sayılı Kanuna mükerrer 20 nci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama
geliştiriciliğinde kazanç istisnası:
MÜKERRER MADDE 20/B – İnternet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları
üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik
üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon
veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik
uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar
gelir vergisinden müstesnadır.
Bu istisnadan faydalanılabilmesi için Türkiye’de
kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm
hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır.
Bankalar, bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %15
oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve
Kanunun 98 ve 119 uncu maddelerindeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle
yükümlüdür. Bu tutar üzerinden 94 üncü madde kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz.
Mükelleflerin birinci fıkra kapsamı dışında başka faaliyetlerinden
kaynaklanan kazanç ya da iratlarının bulunması istisnadan faydalanmalarına
engel değildir.
Birinci fıkra kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede
yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar ile faaliyete
ilişkin tüm gelirlerini ikinci fıkrada belirtilen şartlara göre tahsil
etmeyenler bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü
maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma
yükümlülüğü yoktur.
İstisnaya ilişkin şartların taşınmadığının tespit edilmesi halinde
eksik tahakkuk etmiş olan vergi, vergi ziyaı cezası
kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.
Cumhurbaşkanı, bu maddede yer alan tevkifat oranını
her bir faaliyet türü için ayrı ayrı sıfıra
kadar indirmeye, bir katına kadar artırmak suretiyle yeniden tespit etmeye;
Hazine ve Maliye Bakanlığı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 3 – 193 sayılı Kanuna mükerrer 20 nci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Tarımsal destekleme ödemelerinde kazanç istisnası:
MÜKERRER MADDE 20/C – Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan
tarımsal destekleme ödemeleri gelir vergisinden müstesnadır.”
MADDE 4 – 193 sayılı Kanunun
46 ncı maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi yürürlükten
kaldırılmış, fıkrada yer alan “Bu usulde vergilendirilenler,” ibaresi
“Kazançları bu usulde tespit edilenler,” şeklinde, üçüncü fıkrasında yer alan
“Basit usulde vergilendirilen” ibaresi “Kazançları bu usulde tespit edilen”
şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan “göre vergilendirileceği,” ibaresi “tabi
olacağı,” şeklinde, altıncı fıkrasında yer alan “edilenler hiçbir suretle basit
usulde vergilendirilmezler.” ibaresi “edilenlerin kazançları hiçbir suretle
basit usulde tespit edilmez.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 5 – 193 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (3)
numaralı bendinde yer alan “veya basit usulde vergilendirilen” ibaresi madde
metninden çıkarılmış ve (15) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 6 – 193 sayılı Kanunun 92 nci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan “, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî
kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar,” ibaresi madde
metninden çıkarılmıştır.
MADDE 7 – 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11)
numaralı bendinin (d) alt bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 8 – 193 sayılı Kanunun 117 nci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yıllık beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk
ettirilen gelir vergisi, Mart ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte
ödenir.”
MADDE 9 – 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmış, üçüncü fıkrasında yer alan “altı” ibaresi “üç” ve beşinci
fıkrasında yer alan “altışar” ibaresi “üçer” şeklinde değiştirilmiştir.
“Ticari kazanç sahipleri ile serbest
meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek
üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri
uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem
kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine
uygulanan oranda geçici vergi öderler. Şu kadar ki; 42 nci madde
kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu
işlerden sağladıkları kazançlar geçici vergi matrahına dâhil edilmez. Geçici
vergi matrahının hesaplanmasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri
ile bu Kanunda düzenlenen indirim ve istisnalar dikkate alınır. Dönem sonundaki
mal mevcutları, istenirse sadece kayıtlar üzerinden de tespit edilerek, geçici
vergi matrahının hesabında dikkate alınabilir.”
MADDE 10 – 193 sayılı Kanunun mükerrer 121 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (2) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
“2. (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş
olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya
idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (Kesinleşen tarhiyatların, indirimin
hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, birinci fıkradaki
indirim tutar sınırının %1’ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.),”
MADDE 11 – 193 sayılı Kanuna geçici 91 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 92 – Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal
destek ödemeleri üzerinden tevkif edilerek tahsil edilen gelir vergisi,
çiftçilerin düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde tarha yetkili vergi
dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri
şartıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümleri
uyarınca, tahsil tarihinden itibaren aynı Kanunun 112 nci maddesinin (4)
numaralı fıkrası hükmüne göre hesaplanacak faizi ile birlikte red ve iade edilir.
Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere vazgeçilen davalarla
ilgili olarak daha önce verilmiş ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca,
taraflara tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın işlem yapılmaz, idarece de
açılmış davalar sürdürülmez, faiz, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine
hükmedilmez, hükmedilmişse ödenmez. Hakkında kesinleşmiş yargı kararı
bulunanların iade talepleriyle ilgili olarak bu madde hükmü uygulanmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 12 – 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Hazine ve Maliye Bakanlığı, gerekli gördüğü hallerde;
mükelleflerin iş yeri ve adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresleri
ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kalmaksızın elektronik ortamda
kurulanlar dahil olmak üzere vergi daireleri
ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler
açmaya, vergi dairelerini diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirlemeye,
şubelerin yetki, görev ve sorumluluklarını tespit etmeye, vergi dairelerinin
yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibarıyla mükelleflerin
bağlı olacakları vergi dairesini belirlemeye, bağlı olunan vergi dairesi
tarafından yapılan işlemlerin diğer vergi daireleri tarafından yapılabilmesine
ve vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda yapılmasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 13 – 213 sayılı Kanunun 5 inci maddesine beşinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Gelir İdaresi Başkanlığının görev alanına ilişkin işlerde hizmet
alımı yoluyla çalıştırılanlar ile hizmet alımı yapılanların ortak ve
yöneticileri öğrendikleri sırlar ve gizli kalması gereken diğer hususlar
açısından bu maddede yazılı yasaklara, bu görevlerinden ayrılsalar dahi, uymak
zorundadır.”
MADDE 14 – 213 sayılı Kanunun 97 nci maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkralarına sırasıyla aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
“Bu hâlde bildirimi Türkiye elçiliği veya konsolosluğu veya
bunların görevlendireceği bir memur yapar. Tebliğin konusu ile hangi merci
tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde
başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim,
muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir. Bildirimin o
ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ
tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye elçiliği veya konsolosluğuna
başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap,
Türkiye elçiliği veya konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını
almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış
sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir.”
“Şu kadar ki, vergi dairelerinin yabancı memleketlerde bulunan
kimselere tebliğ olunacak evrakları, vergi dairesi başkanlıkları; vergi dairesi
başkanlığı bulunmayan yerlerde ise defterdarlıklar tarafından doğrudan Türkiye
elçilik veya konsolosluğuna gönderilir.”
MADDE 15 – 213 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“4. İlan yolu ile yapılan tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere 3.600 Türk lirasından fazla vergi
veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan ayrıca Hazine ve Maliye
Bakanlığına bağlı vergi daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının,
diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde de duyurulabilir.”
“Hazine ve Maliye Bakanlığı, birinci fıkranın (4) numaralı
bendinde yer alan tutarı on katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye,
duyurunun kapsamı, şekli, zamanı ve süresi ile maddenin uygulamasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 16 – 213 sayılı Kanunun 120 nci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi ve mükellefiyet türü ile
düzeltmeye konu tutarı ayrı ayrı veya
birlikte dikkate alarak düzeltme yetkisinin devredilmesi ile düzeltmenin bağlı
olunan vergi dairesi dışındaki vergi daireleri tarafından yapılmasına izin
vermeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 17 – 213 sayılı Kanunun
139 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “incelemeye tabi olanın iş
yerinde” ibaresi “dairede” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmış, üçüncü fıkrasında yer alan “Bu takdirde incelemeye” ibaresi
“İncelemeye” şeklinde, dördüncü fıkrasında yer alan “İncelemenin dairede
yapılması halinde istenilen” ibaresi “İstenilen” şeklinde, “daireye getirmesi”
ibaresi “ibraz etmesi” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
“İncelemenin dairede yapılması, incelemeye tabi olanın iş yerinde
tespit yapılmasına ve çalışmalarda bulunulmasına mani değildir.
Mükellef ve vergi sorumlusunun talep etmesi ve iş yerinin müsait
olması halinde inceleme iş yerinde de yapılabilir.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye
Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 18 – 213 sayılı Kanunun
140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, (2) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmış, (3) numaralı
bendinde yer alan “Nezdinde” ibaresi “İncelemenin iş yerinde yapılması halinde
nezdinde” şeklinde değiştirilmiş ve altıncı fıkrasına “çerçevesinde,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “vergi incelemesine ilişkin işlemlerin
elektronik ortamda yürütülmesi, yazı, bildirim ve tutanakların elektronik
ortamda düzenlenmesi ile” ibaresi eklenmiştir.
“1. İncelemeye tabi olana, vergi incelemesinin konusunu ve
incelemeye başlanıldığı hususunu bir yazıyla bildirirler. Ayrıca, yazının bir
örneğini bağlı olduğu birime ve ilgili vergi dairesine gönderirler.”
MADDE 19 – 213 sayılı Kanuna 170 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
madde eklenmiştir.
“Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan bildirim:
MADDE 170/A – Hazine ve Maliye Bakanlığı,
bu Kanuna göre mükelleflerin bildirmeye mecbur olduğu bilgilerin, kamu kurum ve
kuruluşları tarafından Bakanlığa yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi
durumunda, bu bildirimi mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul
etmeye, bu şekilde kabul edilecek bildirimleri faaliyet konusu, gelir unsuru
ile mükellefiyet, vergi, iş yeri ve şirket türlerini ayrı ayrı veya birlikte
dikkate alarak tespit etmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.”
MADDE 20 – 213 sayılı Kanuna 226 ncı maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Elektronik olarak tutulan defterlerde tasdik:
MADDE 226/A – Türk Ticaret Kanununun 64 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan yetki kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret
Bakanlığınca müştereken belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde elektronik ortamda tutulan defterler için
berat alınması, elektronik ortamda tutulan diğer defterlerin ise Hazine ve
Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde
onaylanması bu Kanun uygulamasında tasdik hükmündedir.
Berat ve onayın belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde alınmaması veya yapılmaması durumunda
defterler tasdik ettirilmemiş sayılır.”
MADDE 21 – 213 sayılı Kanunun 227 nci maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan “Bu Kanuna” ibaresi “Elektronik belge olarak
düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, bu Kanuna” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 22 – 213 sayılı Kanunun mükerrer 227 nci maddesinin
üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “tasdik raporunu zamanında ibraz
etmeyen mükellefler tasdike konu hakdan yararlanamazlar.”
ibaresi “tasdik raporunun zamanında ibrazı şarttır.” şeklinde değiştirilmiş ve
fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
“Şu kadar ki, tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi halinde,
mükellefe tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir mühlet verilir. Tasdik
raporunun bu süre içinde de ibraz edilmemesi halinde mükellefler tasdike konu
haktan yararlanamazlar.”
MADDE 23 – 213 sayılı Kanunun 234 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar,
kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan
serbest meslek erbabı ve çiftçiler, bu Kanun kapsamındaki belgeleri düzenleme
zorunluluğu bulunmayanlara yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları
mallar (gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerden satın aldıkları mallar
hariç) için işi yapana veya malı satana imza ettirecekleri gider pusulası
düzenlerler. Vergiden
muaf esnaf için düzenlenen gider pusulası, bu kişiler tarafından verilmiş
fatura hükmündedir.”
“Gider pusulası, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten
itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen
gider pusulası hiç düzenlenmemiş sayılır.
İkinci fıkrada belirtilen bilgileri ihtiva etmeleri kaydıyla;
a) Malın veya hizmetin bedelinin, dördüncü fıkrada belirtilen süre
dâhilinde satıcıya; 19/10/2005 tarihli ve
5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan banka, 20/6/2013 tarihli ve 6493
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve
Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme
kuruluşları veya 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre
kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracılığıyla ödenmesi
halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler,
b) 7/11/2013 tarihli ve 6502
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında satın alınan malların
gider pusulası düzenlemek zorunda olanlara iade edilmesinde, 6502 sayılı Kanun
uyarınca iade edilecek tutarların, (a) bendinde yer alan kurumlar aracılığıyla
iadesinde bu kurumlarca düzenlenen belgeler,
c) Bu Kanuna göre belge düzenleme zorunluluğu bulunmayan kamu
kurum ve kuruluşlarının, tabi oldukları ilgili mevzuat dâhilinde, yaptıkları
işler veya sattıkları mallar için düzenledikleri belgeler,
gider pusulası yerine geçer.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 24 – 213 sayılı Kanunun
mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci paragrafından
sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiş, son paragrafında yer alan
“tutulması ve düzenlenmesi” ibaresi “tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi”
şeklinde ve “tutulmasına ve düzenlenmesine” ibaresi “tutulmasına,
düzenlenmesine ve ibraz edilmesine” şeklinde değiştirilmiş ve paragrafın son
cümlesine “çalışanları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile elektronik defter,
belge ve kayıtların oluşturulması, imzalanması, iletilmesi ve saklanması hususlarından
herhangi biri için hizmet verme konusunda yetkilendirilenlerin ortak, yönetici
ve çalışanları” ibaresi eklenmiştir.
“Elektronik defter beratı, elektronik ortamda tutulan defterlere
ilişkin olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen standartlara
uygun bilgileri içeren ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından onaylanmış
elektronik dosyayı ifade eder.
Elektronik muhasebe fişi, şekil hükümlerinden bağımsız olarak
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen standart ve içeriğe uygun olarak
elektronik ortamda düzenlenen, imzalanan, muhafaza ve ibraz edilebilen muhasebe
fişine ait elektronik kayıtlar bütünüdür.”
MADDE 25 – 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin
birinci fıkrasının (3) numaralı bendine “ortamlarında saklanması” ibaresinden
sonra gelmek üzere “veya ibraz edilmesi” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 26 – 213 sayılı Kanunun 261 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki
bent eklenmiştir.
“9. Alış bedeli.”
MADDE 27 – 213 sayılı Kanunun 262 nci maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dâhil edilir:
a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması
ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma,
nakliye ve montaj giderleri,
b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması
ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti,
danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,
c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz
giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği
tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan
kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur
farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel
giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),
ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı
tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,
d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak
yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.
Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan
hibeler maliyet bedelinden indirilir.
İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin
artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer
vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme
fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte
mükellefler serbesttirler.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 28 – 213 sayılı Kanuna 268 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Alış bedeli:
MADDE 268/A – Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alma
bedelidir. İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi ile ilgili diğer giderler
alış bedeline dâhil değildir.”
MADDE 29 – 213 sayılı Kanunun 270 inci maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
MADDE 30 – 213 sayılı Kanunun 273 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 31 – 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin başlığı “Enflasyon
düzeltmesi, yeniden değerleme oranı ve yeniden değerleme:” şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Ç) Tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan
gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (kollektif,
adî komandit ve adî şirketler dâhil, (A) fıkrasının (9) numaralı bendi
kapsamında söz konusu fıkranın (1) numaralı bendinde yer alan şartlara
bakılmaksızın enflasyon düzeltmesi yapanlar ile kayıtlarını Türk para birimi
dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler hariç), (A)
fıkrasında yer alan enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği
hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu
niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira
sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup
bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları aşağıda belirtilen şartlar
doğrultusunda yeniden değerleyebilirler.
1. İktisadi kıymetlerin maliyet bedellerine eklenmiş bulunan
(iktisadi kıymetlerin aktifleştirildiği hesap dönemine ilişkin olanlar hariç)
kur farkları ve kredi faizleri (bunlara isabet eden amortismanlar dâhil)
yeniden değerleme kapsamına girmez.
2. Yeniden değerlemede, iktisadi kıymetlerin ve bunlara ait amortismanların, bu Kanunda yer alan değerleme hükümlerine
göre tespit edilen ve değerlemenin yapılacağı hesap dönemi sonu itibarıyla
yasal defter kayıtlarında yer alan değerleri dikkate alınır. Amortismanın
herhangi bir yılda yapılmamış olması durumunda, yeniden değerlemeye esas
alınacak tutar bu amortismanlar tam olarak
ayrılmış varsayılarak belirlenir.
3. İktisadi kıymetlerin (2) numaralı bende göre tespit edilen
değerleri ve bunlara ilişkin amortismanların,
yeniden değerlemenin yapılacağı yıla ait olan yeniden değerleme oranı ile
çarpılması suretiyle yeniden değerleme sonrası değerleri bulunur.
Yapılacak değerlemede yeniden değerleme oranı olarak (B)
fıkrasında belirtilen oran dikkate alınır. Kendilerine özel hesap dönemi tayin
olunan mükellefler için, özel hesap döneminin başladığı takvim yılına ait oran
esas alınır.
Geçici vergi dönemleri itibarıyla
yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı, bir önceki yılın
Kasım ayından başlamak üzere; 3, 6 ve 9 uncu aylarda bir önceki 3, 6 ve 9 aylık
dönemlere göre Türkiye İstatistik Kurumunun Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde
meydana gelen ortalama fiyat artış oranı esas alınmak suretiyle belirlenir.
4. Yeniden değerleme neticesinde iktisadi kıymetlerin değerinde
meydana gelen değer artışı, yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi
kıymetlerin her birine isabet eden değer artışı ayrıntılı olarak görünecek
şekilde, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilir. Değer artışı,
iktisadi kıymetlerin yeniden değerleme sonrası ve yeniden değerleme öncesi net
bilanço aktif değerleri arasındaki farktır. Net bilanço aktif değeri, iktisadi
kıymetlerin bilançonun aktifinde yazılı değerlerinden, pasifte yazılı amortismanların tenzili suretiyle bulunan değeri ifade
eder. İktisadi kıymetler için amortismanın herhangi
bir yılda yapılmamış olması durumunda söz konusu değer, bu amortismanlar tam
olarak ayrılmış varsayılarak belirlenir.
5. İktisadi kıymetlerini bu fıkra kapsamında yeniden değerlemeye
tabi tutan mükellefler bu kıymetlerini, yeniden değerleme sonrasında bulunan
değerleri üzerinden amortismana tabi tutmaya
devam ederler. Yeniden değerlemeye tabi tutulanların her birine isabet eden
değer artışları ile bunların hesap şekilleri amortisman kayıtlarında
ayrıntılı olarak gösterilir.
6. Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı
tutarının, sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba
nakledilen veya işletmeden çekilen kısmı, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı
ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi
tutulur. Sermayeye eklenen değer artışları, ortaklar tarafından işletmeye ilave
edilmiş kıymetler olarak kabul edilir. Bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.
7. Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden
çıkarılması (satış, devir, işletmeden çekiş, tasfiye gibi) halinde, bunlara
isabet eden pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışları
aynen amortismanlar gibi muameleye tabi
tutulur.
8. Her yılın yeniden değerleme oranı ancak o yıla ait değerlemede
nazara alınabilir. Yeniden değerlemenin herhangi bir yıl yapılmamasından veya
değerleme oranının düşük uygulanmasından dolayı daha sonraki yıllarda geçmiş
dönemlere ilişkin yeniden değerleme yapılamaz.
9. Hesap dönemi içinde aktife giren iktisadi kıymetler için aktife
girdiği hesap döneminde, yeniden değerleme yapılmaz.
10. Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden
çıkarılmasından önce (A) fıkrasında belirtilen enflasyon düzeltmesi yapılmasına
ilişkin şartların oluşması halinde, anılan fıkranın (7) numaralı bendi uyarınca
enflasyon düzeltmesi yapılır. Söz konusu bent gereği öz sermaye kalemlerinin
düzeltilmesinde bu madde kapsamındaki yeniden değerleme değer artış fonu öz
sermayeden düşülür. Ayrıca mezkûr değer artış fonunun sermayeye ilavesi
nedeniyle oluşan sermaye artışları sermaye artışı olarak dikkate alınmaz ve
enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz.
11. (A) fıkrası uyarınca enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların
oluştuğu dönemlerde, bu fıkra uyarınca yeniden değerleme yapılmaz. Anılan
fıkrada belirtilen enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşmadığı ilk
hesap döneminden itibaren, bu fıkra hükümleri uyarınca yeniden değerleme uygulamasına
devam olunabilir. Bu durumda iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemesine esas
değerler olarak, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş son bilançoda yer alan
değerler dikkate alınır. Bu değerin tespitinde, iktisadi kıymetler için amortismanın herhangi bir yılda yapılmamış olması
durumunda, bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılır.
12. Bu fıkra kapsamında yeniden değerleme yapılan hesap döneminden
sonra (A) fıkrası uyarınca enflasyon düzeltmesi şartlarının yeniden oluşması
durumunda, bu fıkra hükümlerine göre yeniden değerlemeye tabi tutulmuş olan
iktisadi kıymetler ile bunlara ilişkin amortismanlar düzeltilmiş
son değerleri dikkate alınarak enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.
13. Yeniden değerlemenin herhangi bir yılda yapılmaması durumunda,
sonraki hesap dönemlerine ilişkin olarak bu fıkra kapsamında yeniden değerleme
yapılabilir.
14. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 32 – 213 sayılı Kanunun 315 inci maddesinin birinci fıkrasına
“kıymetlerini” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 320 nci maddenin
dördüncü fıkrası saklı kalmak üzere,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 33 – 213 sayılı Kanunun 318 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki
cümle eklenmiştir.
“Ayrı ayrı tespit edilen nispetler,
320 nci maddenin üçüncü fıkrası
uygulamasında müracaat tarihinden itibaren geçerlidir.”
MADDE 34 – 213 sayılı Kanunun 320 nci maddesine
ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar ve maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
“Dileyen mükellefler, amortisman işlemine,
işletme aktifine yeni kaydedilecek iktisadi kıymetler (ikinci fıkra
kapsamındakiler hariç) için bunların kullanıma hazır olduğu tarihte başlayıp ve
her bir hesap dönemi için kıymetin aktifte kaldığı süre kadar gün esasına göre
amortisman ayırabilir. Sürenin gün olarak hesaplanması için Hazine ve Maliye
Bakanlığınca tespit ve ilan edilen faydalı ömür süreleri üçyüzaltmışbeş ile çarpılır.
Mükellefler, Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için
tespit ve ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak üzere amortisman süresini, her yıl için aynı nispet olmak
kaydıyla, belirlemekte serbesttir. Şu kadar ki, bu süre Hazine ve Maliye
Bakanlığınca belirlenen sürenin iki katını ve elli yılı aşamaz. Mükellefler bu
tercihlerini iktisadi kıymetin envantere alındığı
geçici vergi dönemi sonu itibarıyla kullanırlar. Bu şekilde belirlenen amortisman süresi ve oranı izleyen dönemlerde
değiştirilemez.”
“Bu maddenin birinci ya da üçüncü fıkrasına göre amortisman hesaplanmasına başlandıktan sonra bu
hesaplama şeklinden vazgeçilemez.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 35 – 213 sayılı Kanunun 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2)
numaralı bendinde yer alan “dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük”
ibaresi “ve 3.000 Türk lirasını aşmayan” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki
fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider
kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri
dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek
şekilde, kaydederler.”
MADDE 36 – 213 sayılı Kanunun 328 inci maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce;
a) Satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer
mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu
bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse
geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan doğan kâr, satışın yapıldığı tarihi takip
eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilir.
Bu süre içinde, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer
mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta
tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve
zarar hesabına eklenir.
b) Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, finansal kiralama
yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar dâhilinde
iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerine göre
ayrılacak amortismanlarına mahsup edilir. Bu
mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.
c) Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, satışı yapılan iktisadi
kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek
tutarından fazla ise bu fazlalık, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü
takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir.
ç) Satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının
sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte
geçici bir hesapta tutulan kâr o yılın kâr ve zarar hesabına eklenir.
Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine
ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 37 – 213 sayılı Kanunun 329 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
“Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce;
a) Alınan sigorta tazminatı ile tamamen veya kısmen zarar
gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerin
yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin
niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar
verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa tazminat fazlası, tazminatın alındığı
tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta
tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde zarar gören iktisadi
kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı
gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan tazminat fazlası, tazminatın alındığı
yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir.
b) Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, finansal
kiralama yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar
dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerine
göre ayrılacak amortismanlarına mahsup
edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan
değerlerin amortismanına devam olunur.
c) Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, zarar
gören iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu
fazlalık, tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve
zarar hesabına eklenir.
ç) Tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının
sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte
geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası o yılın kâr ve zarar hesabına
eklenir.
Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine
ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 38 – 213 sayılı Kanunun 339 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 339 – Vergi ziyaına sebebiyet
vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere,
vergi ziyaı cezasında cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden
itibaren beşinci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar, usulsüzlükte
cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren ikinci yılın isabet ettiği
takvim yılının sonuna kadar tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli,
usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle
uygulanır. Şu
kadar ki, artırım tutarı kesinleşen cezadan (kesinleşen birden fazla ceza
olması durumunda bunlardan tutar itibarıyla en yükseğinden) fazla olamaz.
Birinci fıkrada yer alan beş ve iki yıllık sürelerin hesabında,
artırıma esas alınan cezaların kesinleşme tarihi dikkate alınır.”
MADDE 39 – 213 sayılı Kanunun 352 nci maddesinin
I inci derece usulsüzlüklerle ilgili (6) numaralı bendinde yer alan “(Madde 215
– 219)” ibaresi “(Madde 215 – 219 ile mükerrer madde 242)” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 40 – 213 sayılı Kanunun 353
üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “227 nci ve 231 inci”
ibaresi “227, 231 ve 234 üncü” şeklinde değiştirilmiş, fıkranın (8) numaralı
bendinin birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, bende birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ile fıkraya aşağıdaki bent
eklenmiştir.
“Belge basımı ile ilgili bildirim görevini belirlenen sürede
yerine getirmeyen ya da bildirimi eksik veya hatalı yapan matbaa
işletmecilerine 1.400 Türk lirası özel usulsüzlük cezası kesilir.”
“Bildirim görevinin belirlenen sürede yerine getirilmemesi durumu
ile bildirimin eksik veya hatalı yapılması durumunda kesilmesi gereken özel
usulsüzlük cezası, bildirimin belirlenen sürenin sonundan başlayarak 30 gün
içinde yapılması ya da eksik veya hatalı yapılan bildirimin aynı süre içerisinde
tamamlanması veya düzeltilmesi durumunda 1/2 oranında uygulanır.”
“11. Bu Kanunun mükerrer 227 nci maddesi uyarınca
tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporunun aynı
maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen sürede ibraz
edilmemesi durumunda, tasdik raporu ibraz şartı getirilen mükellef adına 50.000
Türk lirasından az ve 500.000 Türk lirasından fazla olmamak üzere,
yararlanılması tasdik raporunun ibrazı şartına bağlanan tutarın %5’i nispetinde
özel usulsüzlük cezası kesilir.”
MADDE 41 – 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin başlığına “107/A,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “mükerrer 242,” ibaresi ve maddenin birinci fıkrasına “150,” ibaresinden sonra
gelmek üzere “mükerrer 242,”
ibaresi eklenmiştir.
MADDE 42 – 213 sayılı Kanunun 371
inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan “her hangi
bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın” ibaresi “haber verilen olayın
ilgili olduğu vergi türüne ilişkin bir vergi incelemesine başlandığı veya
olayın ve ilgili olduğu vergi türünün” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Hazine ve Maliye Bakanlığı maddenin uygulamasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 43 – 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan “vergi ziyaı cezasının” ibaresi “vergi cezalarının” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 44 – 213 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan “cezalarının” ibaresinden önce gelmek üzere “cezaları ile
5.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük” ibaresi ve ikinci
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Uzlaşmaya konu edilebilecek usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezalarının tespitinde cezayı gerektiren fiil bazında kesilecek toplam ceza
tutarı dikkate alınır ve 5.000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel
usulsüzlük cezaları için Kanunun 376 ncı maddesindeki
indirim oranı %50 artırımlı olarak uygulanır.”
MADDE 45 – 213 sayılı Kanunun ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “ile bunlara ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezalarında”
ibaresi “ve bunlara ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezaları
ile 5.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında”
şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Uzlaşmaya konu edilebilecek usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezalarının tespitinde, cezayı gerektiren fiil bazında kesilecek toplam ceza
tutarı dikkate alınır.”
MADDE 46 – 213 sayılı Kanuna ek 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere bölüm
başlığı ile birlikte aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Karşılıklı Anlaşma Usulü
Karşılıklı anlaşma usulüne başvuru:
EK MADDE 14 – Mükellefler, usulüne uygun yürürlüğe konulmuş bir
çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması hükümlerine aykırı olarak
vergilendirildiği veya bu şekilde vergilendirileceğine ilişkin kuvvetli
emareler bulunduğu iddiasıyla anlaşmanın “Karşılıklı Anlaşma Usulü” hükümlerine
göre Gelir İdaresi Başkanlığına başvurabilir. Çifte vergilendirmeyi önleme
anlaşması hükümlerine bağlı olarak bu başvuru, anlaşmaya taraf diğer Akit
Devlet yetkili makamları aracılığıyla da yapılabilir.
Vergilendirmenin matrah veya vergi farkları itibarıyla
bölünebildiği durumlarda başvuru, sadece toplam farkın çifte vergilendirmeyi
önleme anlaşmaları kapsamındaki bölümüne isabet eden kısmı için yapılabilir.
Yapılan başvurunun değerlendirilebilmesi için çifte
vergilendirmeyi önleme anlaşmasında öngörülen süre ve usulde yapılması şarttır.
Anlaşmada başvuru için süre bulunmadığı veya iç mevzuat hükümlerine atıf
yapıldığı durumda başvurunun, anlaşma hükümlerine aykırı olduğu iddia edilen
bir vergilendirme işleminden mükellefin ilk haberdar olduğu tarihten itibaren
üç yıl içerisinde yapılması esastır. Her hâlükârda başvuru süresi; ihbarnamenin
tebliğ edildiği, ihtirazi kayıtla verilen
beyannamede verginin tahakkuk ettiği, vergi kesintisi yapıldığı durumda ise
kesintinin yapıldığı tarihten itibaren anlaşmada öngörülen sürenin bitiminde,
böyle bir süre yoksa üç yıl tamamlanınca sona erer.”
MADDE 47 – 213 sayılı Kanuna ek 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Karşılıklı anlaşma usulü ve dava açma:
EK MADDE 15 – Karşılıklı anlaşma usulüne göre başvuru; başvuru
kapsamındaki tarh ve tebliğ edilen vergi ve cezalar ile ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk
eden vergiye ilişkin dava açma süresini durdurur.
Yapılan başvuruya konu talebin reddi veya diğer Akit Devletin
yetkili makamı ile anlaşmaya varılamaması durumunda bu durum bir yazı ile
mükellefe tebliğ edilir. Mükellef, söz konusu yazının tebliğ edildiği tarihten
itibaren kalan dava açma süresi içerisinde vergi mahkemesi nezdinde dava
açabilir. Dava açma süresi, on beş günden az kalmış ise bu süre yazının tebliği
tarihinden itibaren on beş gün olarak uzar.”
MADDE 48 – 213 sayılı Kanuna ek 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Karşılıklı anlaşma usulü başvurusunun neticelendirilmesi:
EK MADDE 16 – Başvurunun, Gelir İdaresi Başkanlığı ile diğer Akit
Devletin yetkili makamı arasında anlaşmaya varılarak sonuçlandırılması hâlinde
durum mükellefe bir yazı ile tebliğ edilir.
Yazının tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde mükellefin
varılan anlaşmayı kabul edip etmediğini Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmesi
şarttır. Mükellef bu süre içinde bildirimde bulunmadığı takdirde, varılan
anlaşmayı kabul etmemiş sayılır. Anlaşma sonucunun kabul edilmemesi veya kabul
edilmemiş sayılması durumunda, otuz günlük sürenin bitiminden itibaren dava
açma süresi yeniden işlemeye başlar ve vergi mahkemesi nezdinde dava
açılabilir. Dava açma süresi, on beş günden az kalmış ise bu süre on beş gün
olarak uzar.
Gelir İdaresi Başkanlığı ile diğer Akit Devletin yetkili makamı
arasında varılan anlaşmanın mükellef tarafından süresi içinde kabul edilmesi
durumunda karşılıklı anlaşma vaki olur ve varılan anlaşmaya göre vergi ve
cezalarda düzeltme yapılır. Anlaşma üzerine tahakkuk eden vergilere 6183 sayılı
Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi; verginin kendi
vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin
normal vade tarihinden itibaren, mükellefin karşılıklı anlaşma sonucunu kabul
ettiğini bildirdiği tarihe kadar geçen süre için uygulanır.
Karşılıklı anlaşmanın vaki olduğu durumda üzerinde anlaşılan
hususlar ve anlaşma uyarınca düzeltilen vergi ve cezalar hakkında dava açılamaz
ve hiçbir mercie şikayette bulunulamaz,
Kanunun 376 ncı maddesine göre ceza indiriminden
faydalanılamaz ve uzlaşma hükümlerinden yararlanılamaz. Söz konusu vergi ve
cezalar, düzeltme işleminin mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay
içerisinde ödenir. Düzeltme işlemine konu verginin tamamı ile cezaların
yarısının bu süre zarfında ödenmesi halinde cezanın yarısı indirilir.”
MADDE 49 – 213 sayılı Kanuna ek 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Başvuru öncesi açılan davalar ve uzlaşma talebi:
EK MADDE 17 – Mükellef, Kanunun ek 14 üncü maddesi hükümlerine
göre yaptığı başvurudan önce;
a) Dava açmışsa dava, karşılıklı anlaşma usulü başvurusu sonuca
bağlanmadan vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve
karara bağlanırsa, karşılıklı anlaşma başvurusuna ilişkin sonuç dikkate alınır.
Anlaşma sonucu idare tarafından yargı mercilerine bildirilir. Karşılıklı
anlaşmanın vaki olmaması halinde, durdurulmuş olan davanın görülmesine, vergi
mahkemesinde devam olunur.
b) Uzlaşma talebinde bulunmuşsa uzlaşma, karşılıklı anlaşma usulü başvurusunun
sonuca bağlanmasına kadar ertelenir. Şu kadar ki, mükellef anlaşmanın sonucunu
beklemeksizin uzlaşma hakkını kullanmayı talep ettiği takdirde başvurusundan
vazgeçmiş sayılır ve uzlaşmanın vaki olduğu durumda, diğer Akit Devlete yönelik
düzeltme talebi hariç, tekrar karşılıklı anlaşma usulü başvurusunda bulunamaz.
Uzlaşmanın vaki olmadığı durumda ise mükellef, Kanunun ek 14 üncü maddesi
hükümlerine göre tekrar karşılıklı anlaşma usulü başvurusunda bulunabilir.”
MADDE 50 – 213 sayılı Kanuna ek 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Diğer hususlar:
EK MADDE 18 – Gelir İdaresi Başkanlığına yapılan karşılıklı
anlaşma usulü başvurusu, başvuruya konu vergi ve cezalar için, başvuru tarihi
itibarıyla bu Kanunda yazılı zamanaşımı sürelerini durdurur. Duran zamanaşımı,
ek 16 ncı maddenin ikinci fıkrası uyarınca
mükellef tarafından anlaşma sonucunun kabul edilmemesi veya kabul edilmemiş
sayılması durumunda bu durumların ortaya çıktığı tarihi takip eden günden
itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder.
Karşılıklı anlaşma sonucuna göre Türkiye’de düzeltme yapılmasının
gerekmesi durumunda, anlaşma sonucu, Kanunun zamanaşımı hükümlerine
bakılmaksızın uygulanır. Şu kadar ki, anlaşma sonucunun uygulanması için çifte
vergilendirmeyi önleme anlaşmasında bir süre öngörülmüş ise bu süre ile ilgili
hükümler saklıdır.
Mükellef, karşılıklı anlaşmanın sonucunu kabul ettiği durumlar
hariç olmak üzere, sürecin herhangi bir aşamasında başvurusunu geri çekebilir,
bu durumda duran zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye devam eder. Mükellefin,
başvurusunu geri çektiği durumda, Kanunun diğer hükümleri kapsamındaki başvuru
hakları saklıdır.
Karşılıklı anlaşma usulüne başvurulması, tahakkuk eden vergi ve
cezaların tahsilatını durdurmaz.
Karşılıklı anlaşma usulü hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul
ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 51 – 213 sayılı Kanunun geçici 30 uncu maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten 31/12/2023 tarihine
(bu tarihler dâhil) kadar, birinci fıkrada belirtilen kapsam ve şartlar
dâhilinde iktisap edilen yeni makina ve
teçhizat için aynı fıkra uygulamasından yararlanılabilir. Bu fıkranın
uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı
yetkilidir.”
MADDE 52 – 213 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 32 – Bu maddeyi ihdas eden Kanunla mükerrer 298 inci
maddeye eklenen (Ç) fıkrası kapsamında yeniden değerleme yapabilecek olan
mükellefler, anılan fıkra uyarınca ilk kez yeniden değerleme yapacakları hesap
döneminden önceki hesap döneminin sonu itibarıyla bilançolarına kayıtlı bulunan
taşınmazlar ile amortismana tabi diğer
iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al
işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi
kıymetler hariç) aşağıdaki şartlarla yeniden değerleyebilirler.
a) Yeniden değerlemede, taşınmazlar ile amortismana tabi
diğer iktisadi kıymetlerin ve bunlara ait amortismanların, bu Kanunda yer alan
değerleme hükümlerine göre tespit edilen ve bu Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin
(Ç) fıkrası uyarınca ilk kez yeniden değerleme yapılacak hesap döneminden
önceki hesap döneminin sonu itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan
değerleri dikkate alınır. Amortismanın herhangi bir yılda yapılmamış olması
durumunda, yeniden değerlemeye esas alınacak tutar bu amortismanlar tam
olarak ayrılmış varsayılarak belirlenir.
b) Taşınmazlar ve amortismana tabi
diğer iktisadi kıymetlerin (a) bendine göre tespit edilen değerleri ve bunlara
ilişkin amortismanların yeniden değerleme oranı ile çarpılması suretiyle
yeniden değerleme sonrası değerleri bulunur.
Yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı olarak;
1. Bu Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasına göre
enflasyon düzeltmesine tabi tutulan;
i) En son bilançoda yer alan taşınmazlar ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler ile bunların
amortismanları için, anılan maddenin (Ç) fıkrası kapsamında yapılacak yeniden
değerlemenin ilgili olduğu hesap döneminden önceki hesap döneminin son ayına
ilişkin Yİ-ÜFE değerinin, söz konusu bilançonun ait olduğu tarihi takip eden
aya ilişkin Yİ-ÜFE değerine bölünmesi ile bulunan oran,
ii) En son bilanço tarihinden sonra iktisap edilen
taşınmazlar ve amortismana tabi diğer
iktisadi kıymetler ile bunların amortismanları için, anılan maddenin (Ç)
fıkrası kapsamında yapılacak yeniden değerlemenin ilgili olduğu hesap
döneminden önceki hesap döneminin son ayına ilişkin Yİ-ÜFE değerinin, bunların
iktisap edildiği ayı izleyen aya ilişkin Yİ-ÜFE değerine bölünmesi ile bulunan
oran,
2. Daha önce Kanunun geçici 31 inci maddesinin;
i) Birinci fıkrasında yer alan tarihe kadar yeniden değerlemeye
tabi tutulan taşınmazlar ve amortismanları için,
mükerrer 298 inci maddenin (Ç) fıkrası kapsamında yapılacak yeniden
değerlemenin ilgili olduğu hesap döneminden önceki hesap döneminin son ayına
ilişkin Yİ-ÜFE değerinin, 2018 yılı Mayıs ayına ilişkin Yİ-ÜFE değerine
bölünmesi ile bulunan oran,
ii) Yedinci fıkrasında yer alan tarihe kadar yeniden
değerlemeye tabi tutulan taşınmazlar ve amortismana tabi
diğer iktisadi kıymetler ile bunların amortismanları için, mükerrer 298 inci
maddenin (Ç) fıkrası kapsamında yapılacak yeniden değerlemenin ilgili olduğu
hesap döneminden önceki hesap döneminin son ayına ilişkin Yİ-ÜFE değerinin,
2021 yılı Haziran ayına ilişkin Yİ-ÜFE değerine bölünmesi ile bulunan oran,
dikkate alınır. Bu bent uyarınca dikkate
alınacak Yİ-ÜFE ibaresi; Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için
belirlediği 1/1/2005 tarihinden itibaren
üretici fiyatları endeksi (ÜFE) değerlerini, 1/1/2014 tarihinden itibaren yurt
içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) değerlerini ifade eder.
c) Yeniden değerleme neticesinde taşınmazlar ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin değerinde
meydana gelecek değer artışı, yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmazlar ve
amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin her birine isabet eden değer
artışları ayrıntılı olarak gösterilecek şekilde, bilançonun pasifinde özel bir
fon hesabında gösterilir. Değer artışı, taşınmazlar ve amortismana tabi
diğer iktisadi kıymetlerin yeniden değerleme sonrası ve yeniden değerleme
öncesi net bilanço aktif değerleri arasındaki farktır. Net bilanço aktif
değeri, taşınmazlar ve amortismana tabi
diğer iktisadi kıymetlerin bilançonun aktifinde yazılı değerlerinden, pasifte
yazılı amortismanların tenzili suretiyle bulunan değeri ifade eder.
Taşınmaz ve amortismana tabi
diğer iktisadi kıymetlerini bu madde kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutan
mükellefler bunları, yapılan yeniden değerleme sonrasında bulunan değerleri
üzerinden amortismana tabi tutmaya devam ederler.
Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen
değer artışı tutarı üzerinden %2 oranında hesaplanan vergi, yeniden değerleme
işleminin yapıldığı tarihi izleyen ayın sonuna kadar bir beyanname ile gelir
veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve ilk
taksiti beyanname verme süresi içinde, izleyen taksitler beyanname verme
süresini takip eden ikinci ve dördüncü ayda olmak üzere üç eşit taksitte
ödenir. Bu fıkra
kapsamında ödenen vergi; gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilmez, gelir ve
kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Beyanın
zamanında yapılmaması ya da tahakkuk eden verginin süresinde ödenmemesi halinde
bu madde hükümlerinden faydalanılamaz.
Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının,
sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen
veya işletmeden çekilen kısmı, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile
ilişkilendirilmeksizin bu dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulur.
Yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmaz ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin elden
çıkarılması halinde, pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışları,
kazancın tespitinde dikkate alınmaz.
Bu madde kapsamında yeniden değerleme sadece bir kez, bu Kanunun
mükerrer 298 inci maddesinin (Ç) fıkrası uyarınca yapılacak yeniden değerleme
öncesinde olmak üzere yapılabilir. Bu madde kapsamında yeniden değerleme
yapmakla birlikte yeniden değerlemenin ilgili olduğu hesap döneminden sonraki hesap
dönemi için mükerrer 298 inci maddenin (Ç) fıkrası kapsamında yeniden değerleme
yapmayan mükellefler, daha sonraki dönemlerde mezkûr fıkra kapsamında
yapacakları yeniden değerlemede tekrar bu madde kapsamında yeniden değerleme
yapamazlar.
Bu madde kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmazlar
ve amortismana tabi diğer iktisadi
kıymetlerin elden çıkarılmasından önce bu Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin
(Ç) fıkrası uyarınca yeniden değerleme yapılmadan mezkûr maddenin (A) fıkrası
gereğince enflasyon düzeltmesi yapılmasına ilişkin şartların oluşması halinde,
bu madde gereğince oluşan değer artışı fonu özsermayeden düşülmek
suretiyle mezkûr madde uyarınca enflasyon düzeltmesi yapılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 53 – 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı
Damga Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına “il özel
idareleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıkları,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 54 – 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV – Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (36) numaralı fıkrasına, “Sermaye
piyasası araçlarının ihracına” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve 6/12/2012
tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 31/B maddesi kapsamında teminat
yöneticisinin taraf oldukları dahil bu
ihraca konu teminatlara” ibaresi ile bölüme aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“55. Genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım
izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak
bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında
düzenlenen kağıtlar.”
MADDE 55 – 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (4)
numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “basit usulde vergilendirilen”
ibaresi “kazançları basit usulde tespit edilen” şeklinde değiştirilmiş ve bende
“aynı Kanunun mükerrer 20/B maddesi kapsamında vergilendirilen kazançlara konu
teslim ve hizmetler,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 56 – 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yer alan “bir katına” ibareleri “üç
katına” şeklinde ve (c) bendinde yer alan “malların” ibaresi “mallar için
farklı matrah grupları oluşturmaya, malların matrah grupları, motor gücü,”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 57 – 4760 sayılı Kanunun ekinde yer alan (II) sayılı listeye,
a) 8701.20 G.T.İ.P. numaralı malın
yer aldığı satırdan önce gelmek üzere aşağıdaki sıra eklenmiştir.
“
87.01
|
Traktörler (87.09 pozisyonuna giren
traktörler hariç)
[Yalnız ATV (her türlü
arazide kullanılan araç) ve UTV (çok amaçlı hizmet aracı)]
|
25
|
”
b) 87.03 G.T.İ.P. numaralı sıranın
“-Diğerleri” satırından önce gelmek üzere karşılarında gösterilen oranlarıyla
birlikte aşağıdaki satırlar eklenmiştir.
“
- ATV (her türlü arazide kullanılan
araç) ve
UTV (çok amaçlı hizmet aracı)
- Motorlu karavanlar
|
25
45
|
”
c) 87.04 G.T.İ.P. numaralı sıranın
“-Diğerleri” satırından önce gelmek üzere karşısında gösterilen oranıyla
birlikte aşağıdaki satır eklenmiştir.
“
- ATV (her türlü arazide kullanılan
araç) ve
UTV (çok amaçlı hizmet aracı)
|
25
|
”
MADDE 58 – 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık
Kanununun 143 üncü maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “kuruluş işlemleri de
dâhil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince”
ibaresi ve “her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 6802
sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri
vergisinden,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 59 – 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin birinci
paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Nakdi sermaye artışlarının, yurt dışından getirilen nakitle
karşılanan kısmı için bu oran %75 olarak uygulanır.”
MADDE 60 – 5520 sayılı Kanunun 32/A maddesinin yedinci fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre
teselsül ettirilmiştir.
“(8) Yatırım teşvik belgesi bazında
yapılan yatırım harcamasına yatırıma katkı oranının uygulanmasıyla belirlenen
tutarın %10’luk kısmı, kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı
takip eden ikinci ayın sonuna kadar talep edilmesi şartıyla, özel tüketim
vergisi ve katma değer vergisi hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi
borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilir. Terkin talebinde bulunulabilecek tutar,
hak edilen yatırıma katkı tutarından indirimli kurumlar vergisi yoluyla
kullanılan yatırıma katkı tutarının düşülmesinden sonra bulunan tutarın
yarısından fazla olamaz. Diğer vergi borçlarının terkini suretiyle kullanılan
tutarın bir katına isabet eden yatırıma katkı tutarından vazgeçildiği kabul
edilir, diğer vergilerden terkini talep edilen tutar ile vazgeçilen yatırıma
katkı tutarları dolayısıyla vergi matrahına indirimli oranda kurumlar vergisi
uygulanmaz. Bu fıkra kapsamında diğer vergi borçlarından terkin edilebilecek
toplam tutar, ilgili yatırım teşvik belgesi kapsamında fiilen yapılan yatırım
harcamalarına, yatırıma katkı oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan tutarın
%10’undan fazla olamaz.”
MADDE 61 – 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı
Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 52 nci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “1/1/2022” ibaresi “1/1/2023” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 62 – Bu Kanunun;
a) 1, 4, 5 ve 8 inci maddeleri 1/1/2021 tarihinden
itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
b) 2 nci maddesi 1/1/2022 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara
uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
c) 9 uncu maddesi 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin
verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 10 uncu maddesi 1/1/2022 tarihinden
itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde
uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
d) 15 inci maddesi 1/6/2022 tarihinde,
e) 17 ve 18 inci maddeleri 1/7/2022 tarihinde,
f) 23 üncü maddesi yayımı tarihini takip eden ayın başında,
g) 31, 52 ve 58 inci maddeleri 1/1/2022 tarihinde,
ğ) 46, 47, 48, 49 ve 50 nci maddeleri 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılacak başvurulara
uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
h) 55 inci maddesinin, 193 sayılı Kanunun mükerrer 20/B maddesine
ilişkin hükmü 1/1/2022 tarihinden itibaren
söz konusu madde kapsamında vergilendirilen kazançlara konu teslim ve
hizmetlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde, diğer hükmü yayımı tarihinde,
ı) 59 uncu maddesi bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren madde
kapsamında yapılacak nakdi sermaye artışlarına uygulanmak üzere yayımı
tarihinde,
i) 60 ıncı maddesi 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım
harcamalarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
j) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 63 – Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
25/10/2021