Esas Sayısı: 2022/136
Karar Sayısı: 2023/16
Karar Tarihi: 25/1/2023
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından; 29.03.2023 Tarih
ve 32147 Sayılı R.G.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Adana Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava
Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun
211. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci paragrafında yer alan “... veya ticaret politikası önlemlerine tabi
eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile arttırılması...”
ibaresinin Anayasa’nın 10. ve 35. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek
iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Serbest dolaşıma giriş beyannamesine tabi eşyaya ilişkin olarak fazla
ödendiği iddia edilen gümrük vergisi ve katma değer vergisinin faiziyle
birlikte iadesi talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı
olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın
da yer aldığı 211. maddesi şöyledir:
“Madde 211- 1. Kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu
belirlenen gümrük vergileri geri verilir. Kanunen tahakkuk ettirilmemeleri
gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergileri kaldırılır.
Ancak, kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük
vergileri ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat veya ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin
yükümlünün kendi beyanı ile artırılması sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmişse, bu vergilerin geri
verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin talepler kabul edilmez.
2. Kanunen ödenmemeleri gereken gümrük vergileri, söz konusu vergilerin
yükümlüye tebliğ edilmesi ve ilgilinin üç yıl içinde gümrük idaresine müracaatı
üzerine geri verilir veya kaldırılır.
Kontrol ve denetleme sonucunda, geri verme veya kaldırma hallerinden
birinin tespiti durumunda, aynı süre içinde geri verme veya kaldırma işlemi
doğrudan yapılır.
Bu süre mücbir sebep veya beklenmeyen hallerde uzatılabilir.
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü
hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin
YILDIRIM, Muammer TOPAL, M.Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki
HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN,
Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 30/11/2022 tarihinde yapılan
ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri,
Raportör Fatih TORUN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
3. Kanunen doğan vergi borcunun
eksik ya da fazla tahakkuk ettirilmesi ve bu haliyle ödenmiş olması mümkündür.
Türk vergi mevzuatında bu tür yanlışlıkların giderilmesi amacıyla öngörülen
idari başvuru yolları bulunmaktadır. Gümrük vergileri açısından bu tür
yanlışlıkların düzeltilmesi için 4458 sayılı Kanun’un 210 ila 217. maddelerinde
vergilerin geri verilmesi veya
kaldırılması kurumu düzenlenmiştir. Anılan kurum, fazla tahakkuk ettirilen
ya da tahsil edilen gümrük vergileri ve para cezaları açısından
anlaşmazlıkların idari aşamada giderilmesine hizmet eden bir idari çözüm
yoludur.
4. Söz konusu Kanun’un 210.
maddesinde geri verme ve kaldırma
ibaresinden ne anlaşılması gerektiği tanımlanmış, 211. maddesinde genel geri
verme veya kaldırma nedenleri düzenlenmiş, 212 ila 214. maddelerinde özel geri
verme sebepleri sayılmış, 216. maddesinde geri verme halinde faiz yürütülmesine
ilişkin şartlar belirlenmiş, 217. maddesinde ise hatalı olarak geri verilen ve
kaldırılan vergilerin tahsiline ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
5. Kanun’un 210. maddesinde bu
Kanun’da geçen geri verme deyiminin
ödenmiş olan gümrük vergilerinin tamamen veya kısmen geri ödenmesi, kaldırma deyiminin ise henüz ödenmemiş
olan gümrük vergisinin tamamen ya da kısmen alınmamasına karar verilmesi
anlamına geldiği hükme bağlanmıştır. Bu özelliği nedeniyle 208. maddede vergilerin kaldırılmasına karar verilmesi
aynı zamanda gümrük borcunu sona erdiren bir hal olarak sayılmıştır.
6. Bu bağlamda Kanun’un 211 ila
214. maddelerinde yazılı sebeplere göre tahakkuk ettirilmemesi ya da tahsil
edilmemesi gereken gümrük vergilerinin gümrük idaresinden ya da gümrük vergisi
mükellefinden kaynaklanmasına bakılmaksızın fazla tahakkuk ettirilmesi ya da
tahsil edilmesi durumunda, kanuna uygun olmayan vergilendirmenin geçmişe
bakılarak düzeltilmesi amaçlanmaktadır.
B. Anlam ve Kapsam
7. 4458 sayılı Kanun’un 211.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci paragrafında kanunen ödememeleri
gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği,
kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük
vergilerinin ise kaldırılacağı hükme bağlanmıştır.
8. Anılan fıkrada öngörülen
gümrük vergilerinin kanunen ödenmemesinin ya da tahakkuk ettirilmemesinin
gerekmesi, gümrük idaresinin tahakkuk ettirdiği gümrük vergisi tutarı ile maddi
hukuk açısından gümrük vergisi mükellefinin ödemekle yükümlü olduğu tutarın
birbiriyle uyumlu olmamasını ifade etmektedir. Söz konusu uyumsuzluk geri verme
veya kaldırma yoluyla düzeltilebilmektedir. Diğer geri verme veya kaldırma
sebeplerinden bağımsız olarak bu durumda ilgilinin talepte bulunması
gerekmemekte olup gümrük idaresi geri verme veya kaldırma sebebini resen gözönünde
bulundurmak suretiyle geri verme veya kaldırmayı gerçekleştirebilmektedir.
9. Fıkranın ikinci paragrafında
ise kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergilerinin
ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat veya ticaret politikası önlemlerine
tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması
sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmiş olması durumunda bu vergilerin geri
verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceği hükme
bağlanmıştır. Anılan paragrafta yer alan “...veya
ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi
beyanı ile artırılması...” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
10. 7/10/2009 tarihli ve 27369
mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği’nin 3. maddesinin
(n) bendinde ticaret politikası önlemlerinin gözetim, korunma önlemleri, miktar
kısıtlamaları ve ithalat veya ihracat yasaklamaları gibi eşyanın ithal ve
ihracı ile ilgili hükümlerle belirlenmiş tarife dışı önlemleri ifade ettiği
hükme bağlanmıştır.
11. Bir ticaret politikası
önlemi olan gözetim, dış ticaret konusu eşyaların ithalattaki gelişim seyrinin
gözlemlenmesidir. Türk gümrük mevzuatında gözetim önlemi ithalatta gözetim uygulaması adıyla yer almaktadır. İthalatta
gözetim uygulamasının dayanağını 29/5/2004 tarihli ve 25476 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan Bakanlar Kurulunun 2004/7304 sayılı İthalatta Gözetim Uygulaması
Hakkında Karar oluşturmaktadır.
12. Anılan Karar’ın “Gözetim uygulaması” başlıklı 4.
maddesinde bir malın ithalatında gözetim uygulanmasına ilişkin kararın başvuru
üzerine veya resen yapılacak bir değerlendirme sonucunda Ticaret Bakanlığı
İthalat Genel Müdürlüğü tarafından verileceği, yapılacak değerlendirmede
ithalatın gelişimi, ithal şartları ve ithalatın yerli üreticiler üzerindeki
etkisinin dikkate alınacağı, gözetim kararının gözetim belgesi düzenlenmesi yoluyla ileriye yönelik olarak veya
gerçekleşen ithalatı değerlendirmek üzere geçmişe dönük olarak
uygulanabileceği, ileriye yönelik gözetime tabi bir malın ithalatında gümrük
mevzuatının gerektirdiği belgelerin yanı sıra gözetim belgesinin de aranacağı
hükme bağlanmıştır.
13. İthalatta gözetim
uygulaması, benzer veya doğrudan rakip mallar üreten yerli üreticilerin zarar
görmesinin önlenmesi amacıyla eşyanın kıymeti bakımından birim başına asgari
bir fiyatın belirlenmesi ve bu fiyatın altında ithalatın gerçekleştirilmesi
halinde bu durumun izlenmesi esasına dayanan bir dış ticaret politikası savunma
aracıdır. Bir malın ithalatının yerli üreticilere zarar verecek veya zarar
tehdidi oluşturacak miktar veya şartlarda artması halinde bu ithalatın Ticaret
Bakanlığınca düzenlenecek gözetim belgesi ile izlenmesine yönelik bir
uygulamadır.
14. Bu itibarla bir eşyanın
ithalatının kayda alınmak suretiyle ileriye yönelik olarak gözetim uygulamasına
tabi tutulduğu durumlarda eşyanın kıymeti bakımından belirlenen birim başına
asgari fiyatın altında ithalat gerçekleştirmek isteyen ithalatçıların ithalatta
gözetim uygulamasına tabi olması ve ithalat sırasında gümrük mevzuatının
gerektirdiği belgelerin yanı sıra gözetim belgesini ibraz etmesi gerekmektedir.
15. İtiraz konusu kuralda ise
kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergilerinin
ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi
beyanı ile artırılması sonucunda ödenmesi veya tahakkuk ettirilmesi halinde bu
vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin taleplerin kabul
edilmeyeceği öngörülmektedir. Bu itibarla kuralla ticaret politikası
önlemlerinden biri olan ithalatta gözetim uygulamasından kaçınmak amacıyla
serbest dolaşıma giriş beyannamesinde mükellefin kendi beyanı ile gözetime tabi
eşyanın gümrük kıymetinin bu eşya için belirlenen birim başına asgari fiyata
yükselterek beyan etmesi durumunda daha sonra kendi beyanları üzerine ödenen
veya tahakkuk ettirilen gümrük vergisinin geri verilmesinin veya
kaldırılmasının önlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
C. İtirazın Gerekçesi
16. Başvuru kararında özetle;
diğer vergi mükellefleri için kendi beyanları üzerine tahakkuk eden ve ödenen
vergilerin iadesi için başvuru hakkı tanınmasına karşın itiraz konusu kuralla
gümrük vergisi mükelleflerinin kendi beyanları üzerine tahakkuk eden ve ödenen
vergilerin geri verilmesi veya kaldırılması imkanının ortadan kaldırılmasının
eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı, gümrük vergisi mükelleflerinin kanunen
ödememeleri gerekmesine rağmen ödemiş oldukları bu verginin geri verilmesi veya
kaldırılması için öngörülen başvuru yolunun kapatılmasının mülkiyet hakkını
ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 10. ve 35. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden
de incelenmiştir.
18. Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir./Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir./Mülkiyet
hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmektedir.
Anayasa’nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer
ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını
kapsamaktadır.
19. Mülkiyet hakkı; kişiye
başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak
şartıyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, semerelerinden yararlanma
ve üzerinde tasarruf etme imkanı veren bir haktır. Bu bağlamda malikin mülkünü
kullanma, semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme
yetkilerinden herhangi birinin kısıtlanması veya mülkünden yoksun bırakılması
mülkiyet hakkına getirilmiş bir sınırlama niteliğindedir.
20. İtiraz konusu kural,
kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergilerinin
ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi
beyanı ile artırılması sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmiş olması
durumunda bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin taleplerin
kabul edilmeyeceğini öngörmektedir. Fazladan ödenen verginin iade edilmemesini
öngören kuralın mülkiyet hakkına yönelik sınırlama getirdiği açıktır.
21. Anayasa’nın 35. maddesi ile
mülkiyet hakkına temas eden diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde
Anayasa’nın mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettiği görülmektedir.
Buna göre Anayasa’nın 35. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin mülkiyet
hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten
barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş; ikinci fıkrasında da mülkten
barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi belirlenmiştir. Maddenin
ikinci fıkrasında, genel olarak mülkiyet hakkının hangi koşullarda
sınırlanabileceği belirlenerek aynı zamanda mülkten
yoksun bırakmanın şartlarının genel çerçevesi de çizilmiştir. Maddenin son
fıkrasında ise mülkiyet hakkının kullanımının toplum yararına aykırı
olamayacağı kurala bağlanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanımını kontrol etmesine ve düzenlemesine imkan
sağlanmıştır. Anayasa’nın diğer bazı maddelerinde de devlet tarafından
mülkiyetin kontrolüne imkan tanıyan özel hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca
belirtmek gerekir ki mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin düzenlenmesi,
mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, §§ 55.58).
22. Mülkiyet hakkına yapılan
müdahalenin türü belirlenirken sonucu yanında ayrıca müdahalenin amacının da
dikkate alınması gerekmektedir. Günümüzde devletler, ekonomik ve sosyal hayatı
yönetmek, belli bir düzen kurmak gayesiyle bireylere yükümlülük veya yasak
getirici birtakım kurallar ihdas etmektedir. Devletlerce oluşturulan sosyal ve
ekonomik düzenin korunabilmesi için çeşitli cezai veya hukuki yaptırımlar vazedilmektedir.
Bu yaptırımlar hürriyeti bağlayıcı ceza gibi kişilerin bazı hak ve
özgürlüklerinin sınırlandırılması veya duruma göre tamamen ortadan kaldırılması
biçiminde olabileceği gibi mülkiyet hakkına müdahale mahiyeti taşıyan mali
nitelikteki birtakım kısıtlama veya yoksunluklar şeklinde de tezahür edebilir (Sedat Haspolat, B. No: 2014/12849,
20/7/2017, § 67).
23. Yetkili kamu otorite ve
organlarınca getirilen yasak ve önlemlere aykırı davranılması karşılığında mali
nitelikte yaptırım öngörülmesi, ilgili yasak veya önlemle korunan hukuki
yararın temas ettiği ekonomik ve sosyal alanın kontrolü amacına yöneliktir.
Burada devlet, koyduğu yasak veya öngördüğü yükümlülüğe aykırı davranışı
yaptırıma bağlamak suretiyle kurduğu sosyal ve ekonomik düzenin devamlılığını
ve korunmasını hedeflemektedir. Bu nedenle kamu yükümlülük ve yasaklarına
aykırı davranış nedeniyle mali nitelikte yaptırım uygulanması suretiyle
mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin mülkiyetin
kontrolü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. (Sedat Haspolat, § 68).
24. İtiraz konusu kural, gümrük
düzeninin korunması amacına yöneliktir. Kanun koyucu, gözetim belgesi
uygulamasından kaçınmak amacıyla fazladan ödenen verginin iade edilmemesi
yönünde düzenleme yapmak suretiyle gümrük düzeninin devamlılığını sağlamayı
hedeflemiştir. Dolayısıyla gümrük düzenine aykırı davranış nedeniyle fazladan
ödenen verginin iade edilmemesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin mülkiyetin kontrolü kapsamında
değerlendirilmesi gerekmektedir.
25. Anayasa’nın anılan
maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kanunla sınırlanabileceği
belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik sınırlamaların kanunda
öngörülmesi gerektiği ifade edilmiştir.
26. Öte yandan mülkiyet hakkına
sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin genel
ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması
gerekmektedir.
27. Anayasa’nın söz konusu
maddesinde “Temel hak ve hürriyetler,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre
mülkiyet hakkına sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da
öngörülen sınırlama sebebine uygun olması ve ölçülü olması gerekir.
28. Anayasa’nın anılan
hükümleri uyarınca mülkiyet hakkına yapılan sınırlamalarda dikkate alınacak
öncelikli ölçüt, sınırlamanın kanunla yapılmasıdır. Anayasa Mahkemesinin sıkça
vurguladığı gibi temel hakları sınırlayan kanunun şeklen var olması yeterli
olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli,
ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
29. Esasen temel hakları
sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde
güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinin
temel unsurlarından olan hukuki
belirlilik ilkesi uyarınca kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare
yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi
uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken
bu nitelikler, hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu
ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu
güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM,
E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. ve
35. maddelerinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2.
maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
30. 4458 sayılı Kanun’un 211.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci paragrafında kanunen ödenmemeleri
veya tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde ödenmiş veya tahakkuk ettirilmiş
olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği veya kaldırılacağı,
anılan fıkranın itiraz konusu kuralın da yer aldığı ikinci paragrafında ise
kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergilerinin geri
verilmesi veya kaldırılması taleplerinin hangi hallerde kabul edilmeyeceği
düzenlenmiştir. Bu çerçevede kuralla, anılan hallerden birine yer verilmiş olup
gümrük vergilerinin geri verilmesi veya kaldırılması talebinin eşyanın ticaret
politikası önlemlerine tabi eşya olması ve gümrük kıymetinin yükümlünün kendi
beyanı ile artırılması durumunda kabul edilmeyeceği öngörülmek suretiyle gümrük
vergilerinin geri verilmesi veya kaldırılması talebinin kabul edilmemesi için
aranan şartlar açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu itibarla kuralın belirli,
ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve kanunilik şartını taşıdığı
anlaşılmıştır.
31. Anayasa’nın 13. maddesinde
temel hak ve özgürlüklerin yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 35.
maddesinde ise mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği
öngörülmüştür.
32. Bir eşyanın kıymeti bakımından
belirlenen birim başına asgari fiyatın altında veya belirli miktarların
üzerinde ithal edilmek istenmesi halinde anılan ithalat gözetime tabi
tutulabilmektedir. Bu takdirde söz konusu eşyanın yüksek miktarda veya düşük
kıymetle ithalatının izlenebilmesi amacıyla gözetim belgesi alma zorunluluğunun
yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu suretle ilgili eşyaya yönelik ithalatın
zaman içinde ekonominin geneli ve özellikle yerli üretici üzerindeki etkisinin
izlenmesi ve bu kapsamda istatistiki bilgilerin elde edilmesi mümkün
olmaktadır.
33. Ticaret politikası
önlemlerinden biri olan ithalatta gözetim uygulamasından kaçınmaya yönelik
olarak gözetime tabi eşyanın gümrük kıymetinin gümrük vergisi mükellefinin
beyanıyla artırılarak eşyanın kıymeti bakımından belirlenen birim başına asgari
fiyatın üzerine çıkarılmasının önlenmesi amacıyla kuralla, kendi beyanı sonucunda
ödenmiş veya tahakkuk ettirilmiş vergilerin geri verilmesine veya
kaldırılmasına ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceği öngörülmüştür. Mal ve
hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlayıcı ve geliştirici
tedbirler alınmasında ve bu çerçevede ithalat şartlarının yerli üreticiler
üzerindeki etkisinin izlenmesinde kamu yararının bulunduğu açıktır. Bu itibarla
ithalatta gözetim uygulamasından kaçınmak amacıyla gözetime tabi eşyanın gümrük
kıymetinin belirlenen birim başına asgari fiyatın üzerinde gösterilmesinin
önlenmesi ve bu yolla ithalatta gözetim uygulamasının sürdürülebilirliğinin
sağlanması amacıyla öngörülen kuralda kamu yararına dayalı meşru bir amacın
bulunduğu anlaşılmaktadır.
34. Anayasa’nın 13. maddesinde
yer alan ölçülülük ilkesi;
elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden
oluşmaktadır. Elverişlilik, öngörülen
sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; gereklilik, ulaşılmak istenen amaç
bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha
hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını; orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen
amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
35. Kuralla, bir eşyanın
kıymeti bakımından belirlenen birim başına asgari fiyatın altında veya belirli
miktarların üzerinde ithal edilmek istenmesi halinde gözetime tabi tutulması ve
söz konusu malın ithalatının yerli üreticiler ve ülke ekonomisi üzerinde
olumsuz sonuçlar yaratıp yaratmadığının tespit edilmesi amacını taşıyan gözetim
uygulamasından kaçınmak amacıyla gözetime tabi eşyanın gümrük kıymetinin
belirlenen birim başına asgari fiyatın üzerinde gösterilmesinin önlenmesi ve bu
suretle ithalatta gözetim uygulamasının sürdürülebilirliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Bu itibarla kuralla gümrük vergisi mükellefinin kendi beyanı sonucunda ödenmiş
veya tahakkuk ettirilmiş vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına
ilişkin taleplerinin kabul edilmeyeceğinin öngörülmesinin söz konusu amaca
ulaşma yönünden elverişli olduğu anlaşılmaktadır.
36. Mülkiyet hakkına yapılan
müdahalenin Anayasa’ya uygun olabilmesi için amacı gerçekleştirmeye elverişli
olmasının yanında gerekli olması da icap eder. Gereklilik yukarıda da
belirtildiği üzere hakka müdahale teşkil eden birden fazla araç arasından hakkı
en az zedeleyen aracın seçilmesini ifade etmektedir. Hak ve özgürlüğü
sınırlayan tedbirlerden hangisi diğerlerine nazarını hakkın norm alanına daha
az müdahale edilmesi sonucunu doğuruyorsa o tedbirin tercih edilmesi gerekir.
Bununla birlikte hakka müdahale oluşturacak aracın seçiminde kanun koyucunun
belli ölçüde takdir yetkisinin bulunduğu da kabul edilmelidir. Zira yetkili
kanun koyucu, öngörülen amaca ulaşılması bakımından hangi aracın etkili ve
verimli sonuçlar doğuracağına ilişkin olarak isabetli karar verme noktasında
daha iyi bir konumdadır. Özellikle alternatif aracın bulunmadığı veya mevcut
alternatiflerin öngörülen meşru amaca ulaşılması bakımından etkili olmadığı ya
da daha az etkili olduğu durumlarda kanun koyucunun araç seçimi hususundaki
tercih yetkisinin gereklilik kriterini sağlamadığının söylenebilmesi için çok
güçlü nedenlerin bulunması gerekir (benzer yönde değerlendirme için bkz. D.C., B. No: 2018/13863, 16/6/2021, §
48).
37. İthalat şartlarının yerli
üreticiler üzerindeki etkisinin izlenmesinin mal ve hizmet piyasalarının
sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlamak ve gerekli tedbirleri almak bakımından
büyük önem taşıdığı kuşkusuzdur. Bunun yanı sıra devletin piyasaların denetimi
ve dış ticaretin düzenlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması konusunda geniş
bir takdir yetkisinin olduğu da dikkate alınmalıdır. İthalatta gözetim
uygulamasının işleyişinin takip edilmesi ve kontrol altında tutulmasını
sağlamak amacıyla Kanun’da başkaca bir yaptırım öngörülmediği hususu da gözönüne
alındığında kuralla öngörülen sınırlamanın kanun koyucunun takdir yetkisi
kapsamında başvurulabilecek araçlar arasında olduğu değerlendirilmektedir.
38. İthalatta gözetim
uygulamasından kaynaklanan yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla gözetime tabi
eşyanın gümrük kıymetinin belirlenen birim başına asgari fiyatın üzerinde
gösterilmek suretiyle ödenmiş veya tahakkuk ettirilmiş vergilerin geri
verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceğinin
öngörülmesinde kamusal yarar bulunmakla birlikte bu yolla mükelleflere aşırı ve
orantısız bir külfet yüklenmemelidir.
39. Gözetim uygulamasının temel
amacı, bazı eşyaların ithalat miktarlarındaki artış ya da azalışların izlenmesi
ve kaydedilmesi yoluyla söz konusu eşyalar için ileride bazı ilave korunma
ve/veya mali yükümlülüklerin gerekip gerekmeyeceğinin belirlenmesidir. Başka
bir deyişle gözetim uygulanmasına karar verilmesi durumunda bir malın
ithalatında herhangi bir kısıtlama, vergi oranında artış, eşik kıymet
belirlenmesi veya ek mali yükümlülük uygulanması gibi bir uygulamaya
gidilmeksizin yalnızca o malın ithalatının takip edilmesini mümkün kılan
önlemler alınmaktadır.
40. Ayrıca gözetim uygulaması
kapsamında değerlendirilmesine ve bu yolla ithalatının izlenmesine karar verilen
eşyanın belirlenen kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde gümrük
vergisi mükellefleri için öngörülen yükümlülük sadece gözetim belgesi ibrazı
zorunluluğudur.
41. Öte yandan ticaret
politikası önlemlerinden biri olan ithalatta gözetim uygulamasından kaçınmaya
yönelik olarak gözetime tabi eşyanın gümrük kıymeti gümrük vergisi mükellefinin
kendi beyanıyla artırılarak ödenmekte veya tahakkuk ettirilmektedir. Beyana
dayalı vergilendirme mükellefe güven üzerine inşa edilmiştir. Dürüstlük kuralı,
hukuki ilişkilerde kişilerin makul bir davranış standardı benimsemesini, karşı
tarafın korunmaya değer menfaatlerini gözönüne alarak hareket etmesini ve bu
yolla makul güvenin korunmasını amaçlamaktadır. Bu bağlamda, vergi hukukunda
dürüstlük kuralı hem vergi idaresi hem de vergi mükellefi tarafından uyulması
zorunlu bir kural niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kuralla,
mükellefin dürüstlük kuralına aykırı hareket etmesi halinde ödenen verginin
geri verilmemesi öngörülmektedir. Kaldı ki gümrük vergisi mükellefinin
ithalatta gözetim uygulamasından kaynaklanan yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla
gözetime tabi eşyanın gümrük kıymetinin belirlenen birim başına asgari fiyatın
üzerine çıkarmadan beyan etmesi halinde bu sonuçla karşılaşmayacağı açıktır.
42. Diğer yandan kuralın
uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklara karşı yargı yoluna başvurulması da
mümkündür. Buna göre Kanun’un 211. maddesi kapsamında yapılan vergilerin geri
verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin taleplerin kabul edilmemesine ilişkin
işlemlere karşı açılan davalarda, yargı makamları tarafından dava konusu
işlemin hukuka uygun olup olmadığı incelenecektir. Bu inceleme sırasında yargı
mercilerinin ithalat konusu eşyanın ticaret politikası önlemlerine tabi eşya
olup olmadığı ve eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile
artırılmasının ticaret politikası önlemlerinden kaçınmak amacıyla yapılıp
yapılmadığı hususu da incelenebilecektir. Nitekim “... yükümlülerin, ticaret politikası önlemlerinden kaçınmak için kendi
beyanlarıyla eşyanın gümrük kıymetini artırmalarını müteakiben ödenmiş veya
tahakkuk ettirilmiş vergilerin geri verilmesi veya kaldırılması önlenerek,
Dünya piyasa fiyatlarından daha düşük fiyatlardan ithal edilen eşyaların
gözetim uygulaması kapsamında izlenmesi ve ticaret politikası önlemlerinin
etkisizleştirilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.” şeklindeki
gerekçesi gözetildiğinde kuralın vergilerin geri verilmesi veya kaldırılması
talebinde bulunan yükümlünün kendi beyanı ile ithalat konusu eşyanın gümrük
kıymetinin artırılmasının ticaret politikası önlemlerinden kaçınmak amacı
taşımadığını iddia ve ispat edebilmesi imkanını ortadan kaldırmadığı
anlaşılmaktadır.
43. Bu çerçevede ithalatta
gözetim uygulamasından doğan yükümlülüklerden kaçınmak isteyen gümrük vergisi
mükelleflerinin vergilerin geri verilmesi veya kaldırılması taleplerinin yerine
getirilmesi imkanını ortadan kaldıran kuralın gümrük vergisi mükelleflerine
aşın bir külfet yüklemediği ve kamu yararı ile mülkiyet hakkına yönelik kişisel
yarar arasında bulunması gereken makul dengenin gözetildiği anlaşılmaktadır. Bu
itibarla kuralın orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı, dolayısıyla mülkiyet
hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirmediği sonucuna ulaşılmıştır.
44. Açıklanan nedenlerle kural
Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 10.
maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
IV.HÜKÜM
27/10/1999 tarihli ve 4458
sayılı Gümrük Kanunu’nun 211. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci
paragrafına 18/7/2021 tarihli ve 7333 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle eklenen “...veya ticaret politikası önlemlerine tabi
eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması...”
ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 25/1/2023 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.