KATMA DEĞER
VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR TEBLİĞ
(SERİ NO:52)
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:
31.12.2024 Tarih ve 32708
Sayılı R.G.
MADDE 1- 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/B-4.) bölümünün
birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Öte yandan, mahkemelerce veya icra ve iflas müdürlüklerince karşı
tarafa yükletilen, avukatlara ait olan ve serbest meslek kazancına dahil
edilmesi gereken vekalet ücretlerinin davayı kaybeden tarafından doğrudan ya da
icra ve iflas müdürlükleri aracılığıyla avukata ödendiği durumlarda serbest
meslek makbuzunun davayı kaybeden adına düzenlenmesi gerekmektedir.”
MADDE 2- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.2.5.) bölümünün birinci paragrafında
parantez içinde yer alan “Tebliğin” ibaresinden sonra gelmek
üzere “(I/C-2.1.3.2.2.) bölümü,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 3- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.5.2.1.), (I/C-2.1.5.2.2.),
(II/A-1.1.4.1.2.), (II/A-1.1.4.2.2.2.), (II/A-1.2.4.2.), (II/A-2.3.1.),
(II/A-3.4.2.), (II/A-4.4.2.), (II/A-5.11.2.), (II/A-8.13.2.), (II/A-9.8.2.),
(II/B-1.5.1.), (II/B-1.5.2.), (II/B-1.5.3.1.1.), (II/B-1.5.3.1.2.1.),
(II/B-1.5.3.1.2.2.), (II/B-1.5.3.2.), (II/B-2.4.1.), (II/B-3.4.2.),
(II/B-4.4.1.), (II/B-5.7.2.), (II/B-6.4.1.), (II/B-7.5.2.), (II/B-8.3.2.),
(II/B-9.2.2.), (II/B-10.5.2.), (II/B-11.5.2.), (II/B-12.6.2.), (II/B-13.4.2.),
(II/B-14.5.2.), (II/B-15.4.4.), (II/B-16.4.2.), (II/B-17.4.2.), (II/C-1.3.1.),
(II/C-1.3.2.), (II/C-2.3.2.), (II/Ç-1.3.2.), (II/Ç-2.5.2.), (II/E-1.3.2.),
(II/E-2.4.1.2.), (II/E-3.4.2.), (II/E-4.4.2.), (II/E-5.4.2.), (II/E-7.4.2.),
(II/E-7/A.5.2.), (II/E-8.4.2.), (II/E-9.5.2.), (II/E-10.4.2.), (II/E-11.5.2.),
(II/E-12.4.2.), (III/B-3.2.1.), (III/B-3.2.4.), (III/B-3.2.5.) ve
(III/B-3.4.3.) bölümleri ile Örnek hariç olmak üzere (III/B-3.3.) bölümünde yer
alan “10.000 TL” ibareleri “50.000 TL” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 4- Aynı Tebliğin (II/B-1.1.) bölümünün;
a) İkinci paragrafından sonra gelen Örnek aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Örnek: Mimarlık faaliyetinde bulunan bir mükellefe
yapılacak gemi tesliminde istisna uygulanamaz. Mükellefin gemiyi iktisaptan
sonra kiraya vermesi de istisna şartlarının tekemmülü için yeterli değildir.”
b) Dördüncü paragrafından sonra gelen Örnekte yer alan “Yat
işletmeciliği ile uğraşan” ibaresi “Deniz taşıma araçlarının işletilmesi
faaliyetinde bulunan” olarak, “yat” ibaresi “gemi” olarak değiştirilmiştir.
c) Sekizinci paragrafı yürürlükten kaldırılmış ve aynı bölüme
mevcut sekizinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar
eklenmiştir.
“3065 sayılı Kanunun (13/a) maddesinde düzenlenen istisna
uygulamasının amacı, ülkenin deniz ve hava ticaret filosunun geliştirilmesinin
teşviki ve dış rekabetin tahammül edebilecek duruma getirilmesi olup, bu amaca
yönelik olarak istisna kapsamındaki araç ve tesisler aşağıda belirtilmiştir.
Yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli deniz taşıma araçları
kapsamına, tanker gemileri, kuru dökme yük gemileri, konteyner gemileri, Ro-Ro
gemileri, kruvaziyer tipi yolcu gemileri, feribot, deniz otobüsü, balıkçı
gemileri gibi araçlar ile bunların ana motorları girmektedir. Ayrıca yüzer
tesis ve araçlar da istisna kapsamındadır. İnşa halinde gemi olarak tanımlanan
tekne kabuğu teslimleri de bu kapsamda KDV’den istisnadır.
Yük taşıma amaçlı olmayan, gezi, eğlence, spor ve amatör
balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan, ilgili mevzuata göre özel tekne ve
özel yat kapsamında ve gövde boyu 24 metreye kadar olan deniz araçları
istisnadan yararlanacak deniz taşıma araçları kapsamına girmemektedir. Bu
araçların gövde boyunun 24 metreyi aşması halinde bunların kiralanması veya
çeşitli şekillerde işletilmesi faaliyetinde bulunanlar tarafından temininde
istisnadan yararlanılması mümkün olup, özel kullanıma yönelik olarak temininde
ise istisnadan yararlanılamayacağı tabiidir.
Deniz motosikletleri, paraşüt çekme tekneleri, sürat motorları,
yelkenli tekneler, şişme bot gibi araçların istisna kapsamında
değerlendirilmesi mümkün değildir. Yüzer tesis niteliğinde olmayan balık
çiftlikleri, su ürünleri üretme tesisleri ve benzerleri de istisna kapsamında
değerlendirilemez.
Ayrıca, tarak gemisi, yangın söndürme gemisi, kılavuz botu,
palamar botu, petrol toplama gemisi gibi deniz hizmet araçları istisna
kapsamına girmemektedir.
Yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli hava taşıma araçları
kapsamına, uçak, helikopter ile bunların ana motorları girmektedir.
Kokpit haricinde yolcu taşıma kapasitesi bulunmayan hava araçları,
eğitim, ilaçlama ve yangın söndürme amaçlı kullanılan uçak ve helikopterler,
motorlu paraşütler, balonlar, planörler ile simülatör olarak adlandırılan
cihazlar istisna kapsamına girmemektedir.
Yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli demiryolu taşıma araçları
kapsamına, tren, lokomotif, vagon ile bunların ana motorları girmektedir.”
ç) Mevcut onuncu paragrafı ile aynı paragraftan sonra gelen Örnek
yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 5- Aynı Tebliğin (II/B-1.2.) bölümünün on üçüncü paragrafından
sonra gelen Örnekte yer alan “yatın” ibaresi “geminin” olarak, “yat
işletmeciliği ile uğraşan” ibaresi “yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan”
olarak değiştirilmiştir.
MADDE 6- Aynı Tebliğin (II/B-1.3.3.) bölümünün üçüncü paragrafı
yürürlükten kaldırılmış, aynı bölüme mevcut üçüncü paragrafından sonra gelmek
üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiş ve aynı bölümde yer alan Örnek aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Söz konusu istisna, imal ve inşa faaliyetinde bulunanların yük
ve/veya yolcu taşımaya elverişli deniz taşıma araçları ile yüzer tesis ve
araçların imal ve inşası ile ilgili mal ve hizmet alımında uygulanır.
Yük taşıma amaçlı olmayan, gezi, eğlence, spor ve amatör
balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan, ilgili mevzuata göre özel tekne ve
özel yat kapsamında ve gövde boyu 24 metreye kadar olan deniz araçlarının imal
ve inşası ile ilgili mal ve hizmet alımlarında istisna uygulanmaz. Bu
araçlardan gövde boyu 24 metreyi aşanların imal ve inşasına ilişkin mal ve
hizmet alımlarında ise istisna uygulanması mümkün olup, bu araçların ticari
veya özel kullanıma yönelik olup olmadığı imalat aşamasında belli olmadığından
istisna uygulamasına etkisi bulunmamaktadır. İstisna kapsamında imal ve inşa
edilen bu araçların tesliminde, alıcının faaliyetinin bu araçların kiralanması
ve çeşitli şekillerde işletilmesi olması şartının sağlanması halinde istisna
uygulanması mümkündür.”
“Örnek: Gemi inşa izin belgesinde gövde boyu 40 metre
olan tekneyi inşa eden tersane işletmesinin bu teknenin imal ve inşası ile
ilgili mal ve hizmet alımları KDV’den istisna tutulur.
İstisna kapsamında inşa edilen teknenin, özel kullanıma konu
edilmek üzere satılması halinde bu teslime ilişkin istisna uygulanmaz ve KDV
hesaplanır. Bu teslimin vergiye tabi olması, imal ve inşa ile ilgili mal ve
hizmet alımlarının da vergiye tabi olmasını gerektirmez.”
MADDE 7- Aynı Tebliğin (II/B-2.) bölümü başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“2. Liman ve Hava Meydanlarında Yapılan Hizmetlere İlişkin
İstisna
3065 sayılı Kanunun 7524 sayılı Kanunla değiştirilen (13/b)
maddesinde, gezi, eğlence, spor ve amatör balıkçılık gibi faaliyetlerde
kullanılan araçlar ile özel tekne ve yatlar hariç olmak üzere deniz ve hava
taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerin KDV’den
istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Ayrıca Kanunun 13 üncü maddesine göre Hazine
ve Maliye Bakanlığı, istisna kapsamına girecek teslim ve hizmetleri
tanımlamaya, istisnaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Bu istisna uygulamasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda
belirlenmiştir.
2.1. İstisnanın Kapsamı
3065 sayılı Kanunun (13/b) maddesinin gerekçesinde, ülkenin deniz
ve hava ticaret filosunun geliştirilmesinin teşviki ve dış rekabetin tahammül
edebilecek duruma getirilmesinin amaçlandığı belirtilmektedir.
Bu kapsamda 3065 sayılı Kanunun (13/b) maddesindeki istisnanın
uygulanması için hizmetin;
- Liman ve hava meydanı olarak belirlenen yerlerde,
- Yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli deniz taşıma araçları ile
hava taşıma araçları için
yapılması gerekmektedir.
2.1.1. İstisna Kapsamında Yer Alan Alanlar
Söz konusu istisnanın uygulanabilmesi için hizmetin, liman ve hava
meydanı olarak belirlenen yerlerde verilmesi gerekir.
Liman olarak belirlenen yerler; sınırları idare tarafından
belirlenen, gemilerin bağlama ve beklemelerine elverişli yeterli su derinliğine
sahip, güvence içinde yük ve yolcu alıp verebilecekleri veya yatabilecekleri,
barınabilecekleri büyüklükte rıhtım, iskele, şamandıra demir yerleri ve
yaklaşma alanları ile kapalı ve açık depolama alanlarını, atık alım
tesislerini, idari ve hizmet amacıyla kullanılan bina ve yapıları veya bunların
bazı kısımları ve bu bölümlerin hepsine girişin kontrollü olduğu yerleri, diğer
tüm yapıları, kullanımlı veya boş sahaları içine alan bölümleri içeren doğal ya
da yapay deniz yerlerini ifade etmektedir.
Hava meydanı (alanı) olarak belirlenen yerler ise; sınırları idare
tarafından belirlenen, karada ve su üzerinde, içerisindeki bina, tesis ve
donatımlar dahil hava taşıma araçlarının kalkması, inmesi ve yer manevraları
için hazırlanmış, söz konusu hava taşıma araçlarının bakım ve diğer
ihtiyaçlarının karşılanmasına, yük ve yolcu indirilip bindirilmesine elverişli
tesisleri bulunan yerleri ve ayrıca, hava seyrüsefere ilişkin hizmetlerin
yerine getirilmesi amacına yönelik olarak hava meydanı uzantısı olarak faaliyet
göstermek üzere kurulmuş hava seyrüsefer istasyonları/hava seyrüsefer
tesislerini kapsamaktadır.
2.1.2. İstisna Kapsamında Yer Alan Araçlar
3065 sayılı Kanunun (13/b) maddesinde düzenlenen istisnanın
kapsamına;
-Yük taşımaya elverişli deniz taşıma araçları,
-Yolcu taşımaya elverişli gövde boyu 24 metreyi aşan özel
kullanıma yönelik olmayan deniz taşıma araçları,
-Yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli hava taşıma araçları
girmektedir.
3065 sayılı Kanunun (13/b) maddesinde 7524 sayılı Kanun ile
yapılan düzenlemeye göre gezi, eğlence, spor ve amatör balıkçılık gibi
faaliyetlerde kullanılan araçlar, özel tekne ve özel yatlar deniz taşıma aracı
olarak kabul edilmediğinden bu araçlara limanlarda verilen hizmetler istisna
kapsamına girmemektedir.
18/1/2023 tarihli ve 32077 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel
Teknelerin Donatımı ve Özel Tekneleri Kullanacak Kişilerin Yeterlikleri
Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde; özel
tekneler, ticari amaç olmaksızın münhasıran gezi, eğlence, spor ve amatör
balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan, ulusal standarda göre ölçüldüğünde
gövde boyu 2,5 metre (dahil) ile 24 metre (dahil) arasında olan ve bağlama
kütüğüne veya gemi siciline kaydedilerek bağlama kütüğü ruhsatnamesi veya gemi
sicil tasdiknamesi düzenlenmiş olan tekneler olarak tanımlanmıştır.
Bu çerçevede, yük taşıma amaçlı olmayan gezi, eğlence, spor ve
amatör balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan, özel tekne ve özel yat
kapsamında ve gövde boyu 24 metreye kadar olan deniz araçları, deniz
motosikletleri, paraşüt çekme tekneleri, sürat motorları gibi araçlar için
verilen hizmetler istisna kapsamında değildir.
Gövde boyu 24 metreyi aşan araçlar için, faaliyetin bu araçların
kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olmasına bağlı olarak
istisnadan yararlanılması mümkündür. Özel kullanıma yönelik deniz araçları için
herhangi bir nitelik aranmaksızın istisnadan yararlanılamayacağı tabiidir.
2.1.3. İstisna Kapsamında Yer Alan Hizmetler
İstisna kapsamına, liman ve hava meydanları olarak belirlenen
yerlerde yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli deniz taşıma araçları ve hava
taşıma araçları ile bunların yük ve yolcularına verilen tahmil ve tahliye,
pilotaj, römorkaj, palamar, uçak ve gemilerin parkı hizmetleri de dâhil olmak
üzere, bu araçlar için seyrüsefere ilişkin verilen temizlik, güvenlik gibi
hizmetler ile yükün gemiden karaya, karadan gemiye, gemiden gemiye veya benzeri
yüzer vasıtalara aktarılması hizmeti, vinç hizmeti, kilitleme ve bağlama, kilit
ve bağ çözme hizmeti, nezaret hizmeti, ambar kapağı açma/kapama hizmeti, gemi
işgaliye, gemi fuzuli işgaliye hizmeti, gemi aktarma, gemilerin atıklarının
alınması, limana gelen konteynerlerin transit gönderilmesi hizmeti girmektedir.
Ancak, bu araçlarla gelenlere verilen yeme, içme, konaklama,
emanet, araç kiralama, otopark, gayrimenkul (iş yeri) kiralama gibi hizmetler
ile konteyner içi bağlama/çözme hizmeti, ardiye, terminal hizmetleri, konteyner
dolum/boşaltma, konteyner tam tespit, konteyner muayene/numune alma, konteyner
tamir, konteyner temizleme (yıkama-kurutma), konteyner nakliye hizmetleri,
konteyner tartı hizmeti, konteyner içi aktarma hizmeti, konteynere elektrik
verilmesi ve uluslararası gemi ve liman tesisi güvenlik hizmeti (ISPS) istisna
kapsamında değildir.
İstisna sadece hizmetleri kapsamakta olup, mal teslimleri bu
istisna kapsamına girmemektedir.
İstisna kapsamındaki hizmetin nev’inin yanı sıra hangi deniz
taşıma araçları veya hava taşıma araçları için verildiğinin de faturada
gösterilmesi şarttır.
2.2. İstisna Uygulaması
Liman ve hava meydanı olarak belirlenen yerlerde, deniz ve hava
taşıma araçları ile bunların yük ve yolcularına Tebliğin (II/B-2.1.3.)
bölümünde sayılan hizmetlerin verilmesi KDV’den istisnadır.
Liman ve hava meydanı olarak belirlenen yerler dışındaki alanlarda
yapılan hizmetler yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli deniz taşıma araçları ve
hava taşıma araçları ile bunların yük ve yolcuları için yapılsa bile, bu
hizmetlere istisna uygulanması mümkün değildir. Liman ve hava meydanı olarak belirlenen
yerlerde yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli deniz taşıma araçları ve hava
taşıma araçları dışındaki araçlara verilen hizmetlere de istisna uygulanması
mümkün değildir.
Hizmetin liman ve hava meydanı işletmeleri yanında diğer gerçek ve
tüzel kişiler tarafından deniz ve hava taşıma araçlarına ifa edilmesi istisna
uygulamasına engel değildir.
Bu hizmetlerin araç ve yük sahibi firmaların acentelerine
yapılması veya hizmetlere ilişkin işlem veya ödemelerin acenteler tarafından
gerçekleştirilmesi istisna uygulamasını etkilemez.
Bu kapsamda, KDV’den istisna olarak temin edilen hizmetlerin Türk
acenteler tarafından araç ve yük sahiplerinin bağlı olduğu yabancı acentelere
yansıtılması da KDV’den istisnadır. Ancak, bu istisna uygulamasına ilişkin
acenteler tarafından iade talebinde bulunulması söz konusu değildir.
Liman ve hava meydanı olarak belirlenen yerlerde verilen
hizmetlere ilişkin söz konusu istisna tek aşamalıdır. Bu nedenle araç ve yük
sahibi firmalara veya acentelerine doğrudan ilk safhadaki asıl yüklenici
tarafından verilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. Bu
mükelleflerin istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili mal ve hizmet alımları
ise genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir. Dolayısıyla, alt yükleniciler
(taşeronlar) tarafından verilen ve asıl yükleniciye (ilk safhaya) fatura edilen
hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez.
Liman ve hava meydanı olarak belirlenen yerlerde verilen hizmetin;
3065 sayılı Kanunun hem (13/b) maddesi hem de (17/4-ö) maddesi kapsamında
istisna olması halinde, bu hizmete ilişkin olarak Kanunun (13/b) maddesine göre
işlem yapılır.
Liman ve hava meydanı olarak belirlenen yerlerde verilen ve 3065
sayılı Kanunda yer alan herhangi bir istisna hükmü kapsamına girmeyen hizmetler
genel esaslara göre KDV`ye tabidir.
Hava meydanı işleticisi kuruluşlar tarafından, “Yolcu Servis
Ücreti” kapsamında yolculara verilen hizmetler, hava taşıma araçları için
seyrüsefere ilişkin Tebliğin (II/B-2.1.3.) bölümünde sayılan hizmetler
kapsamında KDV’den istisnadır. Bu istisna kapsamında havayolu şirketlerinin
bilet bedelleri içinde yer alan yolcu servis ücretleri, bilete ilişkin KDV
matrahına dâhil edilmez.
Ayrıca, “Yolcu Servis Ücreti” kapsamında verilen hizmetlere
ilişkin tutarların havayolu şirketlerince bilet bedellerine eklenmek suretiyle
yolculardan tahsil edilip hava meydanı işleticisi kuruluşlara fatura
karşılığında aktarılması, hizmet bedelinin tahsilini sağlamaya yönelik bir
uygulamadır. Bu aktarma işlemi KDV’nin konusuna girmediğinden söz konusu
faturalarda KDV hesaplanmaz.
Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde düzenlenen
istisnaların uygulanmasına imkân veren asgari tutar, 2004/8127 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile belirlenmiştir. Yolculara verilen söz konusu hizmetler, yük
ve/veya yolcu taşımaya elverişli hava taşıma araçlarının seyrüseferleri ile
ilgili hizmetlerdir. Bu nedenle, sözü edilen Kararname ile belirlenen asgari
tutar, her bir araçta yolculuk eden yolcu sayısına göre hesaplanarak yolcu
servis ücretleri toplamı esas alınarak uygulanır.
Her bir yük ve/veya yolcu taşımaya elverişli hava taşıma aracında
seyahat eden yolculara ait toplam yolcu servis ücretlerinin asgari tutarın
altında olması halinde istisna uygulanmaz, bu toplam tutar üzerinden hesaplanan
KDV, havayolu şirketlerince beyan edilir. Toplam tutarın asgari tutar ve
üstünde olması halinde ise istisna kapsamında işlem yapılır.
Araç başına hesaplanan “Yolcu Servis Ücreti” tutarlarının istisna
kapsamı dışında olması ve yukarıda belirtildiği şekilde havayolu şirketlerince
KDV hesaplanıp beyan edilmesi ve KDV indirim mekanizmasının işletilebilmesi
bakımından, hava meydanı işleticileri tarafından yolcu servis ücretlerinin
tahsili amacıyla havayolu şirketlerine düzenlenen faturalarda KDV hesaplanır ve
işleticiler tarafından beyan edilir.
2.3. Beyan
Bu istisna kapsamındaki hizmetler, hizmetin ifa edildiği döneme
ait KDV beyannamesinde, “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler”
kulakçığının, “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 305 kod
numaralı “Deniz ve Hava Taşıma Araçları İçin Liman ve Hava Meydanlarında
Verilen Hizmetler” satırı aracılığıyla beyan edilir.
Bu satırın "Teslim ve Hizmet Tutarı" sütununa istisnaya
konu hizmetlerin bedeli, "Yüklenilen KDV" sütununa bu hizmetler
dolayısıyla yüklenilen KDV tutarı yazılır. İade talep etmek istemeyen
mükellefler, “Yüklenilen KDV” sütununa “0” yazmalıdır.
2.4. İade
Liman ve hava meydanı olarak belirlenen yerlerde yapılan
hizmetlerden kaynaklanan iade taleplerinde aşağıdaki belgeler aranır:
- Standart iade talep dilekçesi
- İstisnanın beyan edildiği döneme ilişkin indirilecek KDV listesi
- İade hakkı doğuran işleme ait yüklenilen KDV listesi
- İadesi talep edilen KDV hesaplama tablosu
- Satış faturaları listesi
2.4.1. Mahsuben İade
Mükelleflerin bu işlemden kaynaklanan ve 50.000 TL’yi aşmayan
mahsuben iade talepleri vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan
yerine getirilir. İade talebinin 50.000 TL’yi aşması halinde aşan kısmın
iadesi, vergi inceleme raporu veya YMM raporuna göre yerine getirilir. Teminat
verilmesi halinde mükellefin iade talebi yerine getirilir ve teminat, vergi
inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülür.
2.4.2. Nakden İade
Mükelleflerin bu işlemden kaynaklanan nakden iade talepleri
miktarına bakılmaksızın vergi inceleme raporuna veya YMM raporuna göre yerine
getirilir. Teminat verilmesi halinde mükellefin iade talebi yerine getirilir ve
teminat, vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülür.”
MADDE 8- Aynı Tebliğin (II/B-4.4.1.) bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Mükelleflerin bu işlemden kaynaklanan mahsuben iade talepleri
yukarıdaki belgelerin ibraz edilmiş olması halinde miktarına bakılmaksızın
vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilir.”
MADDE 9- Aynı Tebliğin (II/B-5.2.) bölümünün ikinci paragrafının (c)
bendi ile üçüncü paragrafı yürürlükten kaldırılmış ve aynı bölüme mevcut üçüncü
paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.
“Belediyeler, il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıkları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, devlet
üniversiteleri, devlet hastaneleri ve benzeri kurumlar, kamusal ve beledi
hizmetler sunmaları nedeniyle ticari faaliyetleri olmayacağından bunlara
verilen yatırım teşvik belgelerine istinaden bu kurum ve kuruluşlar adına 3065
sayılı Kanunun (13/d) maddesi kapsamında KDV istisna belgesi verilmesi mümkün
değildir. Öte yandan, adı geçen kurum ve kuruluşlar tarafından yatırım teşvik
belgesine konu işleme ilişkin bir iktisadi işletme açılması ve bu işletmenin ayrı
bir KDV mükellefiyetinin tesis ettirilmesi, belge kapsamında alınan makine ve
teçhizat ile yazılım ve gayri maddi hakların iktisadi işletmenin bilanço veya
aktifine kaydedilerek satın almanın gerçekleştiği döneme ilişkin KDV
beyannamesi verme süresi içinde vergi dairesine bildirilmesi halinde iktisadi
işletme adına istisna belgesi verilmesi mümkündür.
İktisadi işletme tarafından yatırım teşvik belgesi eki listede yer
alan makine-teçhizat ve araçların kiralanması veya işletilmesine yönelik olarak
bünyesinde bulunduğu ilgili kurum dahil müşterilerine düzenleyeceği faturalarda
KDV hesaplanması ve hesaplanan KDV’nin 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan
edilmesi gerekmektedir. İktisadi işletmenin bünyesinde bulunduğu kuruma verdiği
hizmet karşılığında bedel belirlenmemişse 3065 sayılı Kanunun 27 nci maddesi
uyarınca belirlenecek emsal bedel üzerinden KDV hesaplanacağı tabiidir.”
MADDE 10- Aynı Tebliğin (II/D-2.) bölümünün ikinci paragrafında yer
alan “(5/a ve 7 nci fıkraları hariç olmak üzere)” ibaresi “[birinci fıkrasının
(3) numaralı bendi, (5) numaralı bendinin (a) alt bendi, (7) numaralı bendi ile
(12) numaralı bendinin (a) alt bendi hariç olmak üzere]” olarak
değiştirilmiştir.
MADDE 11- Aynı Tebliğin (II/D-2.1.) bölümünün birinci paragrafının
ikinci cümlesinde yer alan “beşinci fıkrasının (a) bendi ile yedinci
fıkrasında” ibaresi “birinci fıkrasının (3) numaralı bendi, (5) numaralı
bendinin (a) alt bendi, (7) numaralı bendi ile (12) numaralı bendinin (a) alt
bendinde” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 12- Aynı Tebliğin (II/E-12.) bölümünden sonra gelmek üzere başlığıyla
birlikte aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
“13. Afet Bölgesi Olarak Kabul Edilen Yerlerde Genel Bütçeli
Kamu İdarelerine Bağışlanmak Üzere Konut, İş Yeri, Okul, Öğrenci Yurdu,
Hastane, İbadethane, Kültür ve Sanat Merkezi, Kütüphane Gibi Taşınmazların
İnşasına İlişkin Yabancı Devlet Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan Teslim ve
Hizmetler ile Genel Bütçeli Kamu İdarelerine Bağışlanacak Konutların Yabancı
Devlet Kurum ve Kuruluşlarına Teslimine İlişkin İstisna
7524 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi ile 3065 sayılı Kanuna eklenen
geçici 45 inci maddede,
“6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremler nedeniyle genel hayata
etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, genel bütçeli kamu idareleri
ile yabancı devlet kurum ve kuruluşları arasında imzalanan protokol kapsamında
genel bütçeli kamu idarelerine bağışlanmak üzere, konut, iş yeri, okul, öğrenci
yurdu, hastane, ibadethane, kültür ve sanat merkezi, kütüphane gibi
taşınmazların inşasına ilişkin yabancı devlet kurum ve kuruluşlarına 1/1/2024
tarihinden itibaren yapılan teslim ve hizmetler ile bu yerlerde genel bütçeli
kamu idareleri ile yabancı devlet kurum ve kuruluşları arasında imzalanan
protokol kapsamında genel bütçeli kamu idarelerine bağışlanacak konutların yabancı
devlet kurum ve kuruluşlarına teslimi 31/12/2025 tarihine kadar katma değer
vergisinden müstesnadır.
Bu kapsamda yapılan teslim ve hizmetler nedeniyle yüklenilen
vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan vergiden indirilir.
İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergiler bu Kanunun 32 nci maddesi hükmü
uyarınca istisna kapsamında işlem yapan mükellefin talebi üzerine iade edilir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul
ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
hükmü yer almaktadır.
Bu istisna uygulamasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda
belirlenmiştir.
13.1. İstisnanın Kapsamı
13.1.1. Genel Bütçeli Kamu İdarelerine Bağışlanmak Üzere
Konut, İş Yeri, Okul, Öğrenci Yurdu, Hastane, İbadethane, Kültür ve Sanat
Merkezi, Kütüphane Gibi Taşınmazların İnşasına İlişkin Yabancı Devlet Kurum ve
Kuruluşlarına Yapılan Teslim ve Hizmetler
İstisna, konut, iş yeri, okul, öğrenci yurdu, hastane, ibadethane,
kültür ve sanat merkezi, kütüphane gibi taşınmazların inşasına yönelik yabancı
devlet kurum ve kuruluşlarına yapılan mal teslimi ve hizmet ifalarını
kapsamakta olup, söz konusu taşınmazların yapımına ilişkin altyapı işleri, site
içi yollar, istinat duvarı, perde duvarı, çevre duvarı ve benzerlerine ilişkin
mal ve hizmet alımları da istisna kapsamında değerlendirilir.
Çocuk parkı, bahçe düzenlemesi, havuz, pergole, kamelya, spor
alanı ve benzerlerinin yapımına ilişkin mal ve hizmet alımları ise istisna
kapsamında değerlendirilmez.
Ayrıca, istisna kapsamına giren taşınmazların mütemmimi
niteliğindeki mutfak dolabı, sökülüp taşınamayacak olan banyo dolabı ve
vestiyer, panel radyatör, kombi, duşakabin, küvet ve benzerleri istisna
kapsamındadır. Mobilya, beyaz eşya, perde, avize, televizyon ve benzeri eşyalar
ise istisna kapsamında değerlendirilmez.
3065 sayılı Kanunun geçici 45 inci maddesi 1/1/2024 tarihinden
itibaren 31/12/2025 tarihine kadar yapılan teslim ve hizmetleri kapsamaktadır.
Yabancı devlet kurum ve kuruluşlarının 1/1/2024 tarihi ile istisna
belgesinin alındığı tarih arasında bu Tebliğin (II/E-13.1.) bölümünde yapılan
açıklamalar çerçevesinde istisna kapsamında olan ancak KDV ödemek suretiyle
temin ettikleri mal ve hizmetlerle ilgili olarak bu Tebliğin (I/C-1.1.)
bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde gerekli düzeltme işlemleri yapılır.
Bu düzeltme işlemleri sonucu fazla veya yersiz olarak ödenmiş olan vergi
satıcılara iade edilir.
13.1.2. Genel Bütçeli Kamu İdarelerine Bağışlanacak
Konutların Yabancı Devlet Kurum ve Kuruluşlarına Teslimi
İstisna, yabancı devlet kurum ve kuruluşları tarafından genel
bütçeli kamu idarelerine bağışlanacak konutların 31/12/2025 tarihine kadar
yabancı devlet kurum ve kuruluşlarına teslimini kapsamaktadır.
Konut niteliğinde olmayan iş yeri, okul, öğrenci yurdu, hastane,
ibadethane, kültür ve sanat merkezi, kütüphane gibi taşınmazların yabancı
devlet kurum ve kuruluşlarına teslimi istisna kapsamında değildir.
13.2. Yabancı Devlet Kurum ve Kuruluşları Tarafından
Yapılan Bağışlar
Yabancı devlet kurum ve kuruluşları tarafından inşa ettirilen
konut, iş yeri, okul, öğrenci yurdu, hastane, ibadethane, kültür ve sanat
merkezi, kütüphane gibi taşınmazlar ile bu kurum ve kuruluşlar tarafından temin
edilen konutların genel bütçeli kamu idarelerine bedelsiz tesliminin 3065
sayılı Kanunun (17/2-b) maddesi kapsamında KDV’den istisna olacağı tabiidir.
13.3. İstisnanın Uygulanması
13.3.1. Genel Olarak
Genel bütçeli kamu idarelerine yabancı devlet kurum ve kuruluşları
tarafından bağışlanacak konut, iş yeri, okul, öğrenci yurdu, hastane,
ibadethane, kültür ve sanat merkezi, kütüphane gibi taşınmazların inşası ile
yabancı devlet kurum ve kuruluşları tarafından genel bütçeli kamu idarelerine
bağışlanmak üzere temin edilen konutlara ilişkin olarak genel bütçeli kamu idareleri
ile yabancı devlet kurum ve kuruluşları arasında protokol düzenlenir.
Genel bütçeli kamu idareleri ibaresi, devlet tüzel kişiliğine
dahil olan ve 5018 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde sayılan kamu
idarelerini kapsamaktadır.
Yabancı devlet kurum ve kuruluşları, taşınmazların inşasına
ilişkin alınacak mal ve hizmet listesi (EK:33A) ile konutlara ilişkin bilgileri
içeren listeyi (EK:33B) genel bütçeli kamu idaresiyle imzalanmış protokolün bir
örneğiyle birlikte, taşınmazların/konutların bulunduğu yer Defterdarlığına
istisna belgesi almak için başvuruda bulunurlar.
Defterdarlık, talebin öngörülen şartları sağlayıp sağlamadığını
değerlendirir ve (EK:33)’te yer alan istisna belgesini ve eki listeyi
onaylayarak yabancı devlet kurum ve kuruluşuna verir.
Alınan istisna belgesinin bir örneği mal ve hizmetin alımı
sırasında yabancı devlet kurum ve kuruluşları tarafından satıcılara verilir ve
istisna kapsamında işlem yapılması talep edilir. Bu belge satıcılar tarafından
213 sayılı Kanunun muhafaza ve ibraz hükümlerine uygun olarak saklanır.
Satıcılar, yaptıkları teslim ve hizmet ifalarına ilişkin faturada,
Tebliğin bu bölümündeki açıklamaları da göz önünde bulundurmak suretiyle KDV
hesaplamazlar.
Söz konusu istisna belgesi kapsamında teslim veya hizmette bulunan
satıcı, istisna belgesinin ilgili teslim veya hizmete ilişkin bölümünü fatura
tarihi, numarası, mal veya hizmet miktarı ve tutarını belirtmek suretiyle
onaylar ve bir örneğini alır.
İstisna kapsamındaki malların ithalat yoluyla temin edilmesi
halinde söz konusu belge, ilgili gümrük idaresine ibraz edilir. İstisna
belgesindeki istisna kapsamında ithal edilen mala ilişkin bölüm doldurulduktan
sonra ilgili gümrük idaresi tarafından bu bölüm de onaylanır.
Ayrıca, istisna kapsamında teslimde bulunan veya hizmet ifa eden
mükelleflerin mal ve hizmet alımları genel hükümlere göre KDV`ye tabidir.
İstisna uygulanan teslim ve hizmetler nedeniyle yüklenilen KDV,
satıcılar tarafından indirim konusu yapılabilir. İndirim yoluyla telafi
edilemeyen KDV iade edilir.
Satıcı mükellefin iade talebi, istisna belgesi esas alınmak
suretiyle, iade için gerekli diğer belgeler de aranarak sonuçlandırılır.
13.4. İstisnanın Beyanı
Bu istisna kapsamında yer alan taşınmazların inşasına ilişkin mal
teslim eden ve hizmet ifa edenler, bu işlemlerini teslim ve hizmetin yapıldığı
vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı
Doğuran İşlemler” kulakçığının, “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler”
tablosunda, 342 kod numaralı “Genel Bütçeli Kamu İdarelerine Bağışlanacak
Taşınmazların İnşasına İlişkin İstisna” satırı aracılığıyla beyan ederler.
Diğer taraftan, bu istisna kapsamında yer alan konutları teslim
edenler, bu işlemlerini teslimin yapıldığı vergilendirme dönemine ait KDV
beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığının,
“Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda, 343 kod numaralı “Genel
Bütçeli Kamu İdarelerine Bağışlanacak Konutların Yabancı Devlet Kurum ve
Kuruluşlarına Teslimine İlişkin İstisna” satırı aracılığıyla beyan ederler.
Bu satırların “Teslim ve Hizmet Tutarı” sütununa istisnaya konu
teslim ve hizmetlerin KDV hariç tutarı, “Yüklenilen KDV” sütununa bu teslim ve
hizmetlere ilişkin alış ve giderlere ait belgelerde gösterilen toplam KDV
tutarı yazılır.
İade talep etmek istemeyen mükellefler, “Yüklenilen KDV” sütununa
“0” yazmalıdır.
13.5. İade
Bu istisna kapsamındaki teslim ve hizmetlerden kaynaklanan iade
taleplerinde aşağıdaki belgeler aranır:
- Standart iade talep dilekçesi
- İstisnanın beyan edildiği döneme ilişkin indirilecek KDV listesi
- İade hakkı doğuran işleme ait yüklenilen KDV listesi
- İadesi talep edilen KDV hesaplama tablosu
- Satış faturaları listesi
- İstisna belgesi ve eki listenin örneği
13.5.1. Mahsuben İade
Bu işlemlerden kaynaklanan mahsuben iade talepleri yukarıdaki
belgelerin ibraz edilmiş olması halinde miktarına bakılmaksızın vergi inceleme
raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilir.
13.5.2. Nakden İade
Bu işlemlerden kaynaklanan ve 50.000 TL’yi aşmayan nakden iade
talepleri vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine
getirilir. İade talebinin 50.000 TL’yi aşması halinde aşan kısmın iadesi, vergi
inceleme raporu veya YMM raporuna göre yerine getirilir.
Teminat verilmesi halinde iade talebi yerine getirilir ve teminat,
vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülür.
13.6. Müteselsil Sorumluluk
İstisnadan yararlanmak isteyen yabancı devlet kurum ve
kuruluşlarının, istisna belgesinin imza ve kaşe tatbik edilmiş bir suretini
teslim ve hizmet ifasında bulunan satıcıya vermeleri gerekmektedir. Bu belge
olmadan istisna uygulanması halinde ziyaa uğratılan vergi, ceza, faiz ve
zamlardan teslim veya hizmeti yapan mükellefler sorumludur.
Kendisine teslim veya hizmetin istisna kapsamına girdiğini
gösteren belge verilen satıcı mükelleflerce, başka bir şart aranmaksızın
istisna kapsamında işlem yapılır.
Yabancı devlet kurum ve kuruluşlarının istisna için ilgili
düzenlemelerde belirtilen şartları baştan taşımadığı ya da şartların daha sonra
ihlal edildiğinin tespiti, protokole göre teslim edilmesi gereken istisna
kapsamında yer alan taşınmazların tamamlanmadığının ya da protokole uygun
olarak yapılmadığı veya teslim edilmediğinin tespiti durumlarında, ziyaa
uğratılan vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamlar, kendisine istisna
kapsamında teslim veya hizmet yapılan alıcıdan aranır.”
MADDE 13- Aynı Tebliğin (II/F-4.3.) bölümünün üçüncü paragrafında yer
alan “mükerrer indirime yol açmayacak şekilde” ibaresinden sonra gelmek üzere
“Vergi Usul Kanununda düzenlenen zamanaşımı süreleri ile bağlı olmaksızın
yapılacak vergi incelemesi sonucuna göre” ibaresi eklenmiş ve aynı bölümün
üçüncü paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar ve Örnek
eklenmiştir.
“7524 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ile yapılan düzenlemeyle,
anılan maddenin yürürlüğe girdiği 2/8/2024 tarihi itibarıyla faaliyetini
bırakan, bölünen veya infisah eden işletme ve şirketlerin devreden KDV
tutarlarının, yeni işletme veya şirketler tarafından indirime konu edilebilmesi
vergi incelemesi şartına bağlanmıştır. Devreden KDV tutarlarının indirim
hesaplarına alınabilmesi için devir, bölünme, nevi değişikliği sonucu oluşan
yeni işletme ya da şirket tarafından öncelikle bağlı bulunulan vergi dairesine
konuya ilişkin vergi incelemesi yapılması hususunda bir talep dilekçesi ile
başvurulması gerekir. Söz konusu talep ilgili vergi dairesince inceleme yapmaya
yetkili ilgili denetim birimine ivedilikle aktarılır.
Vergi incelemesi sonucu düzenlenen raporda uygun görülen indirim
KDV tutarı, raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihi kapsayan
dönem beyannamesinde yeni işletme ya da şirket tarafından indirim konusu
yapılabilir.
Örnek: (A) Ltd. Şti. 20/8/2024 tarihinde (B) A.Ş.ye devrolmuştur. Devir
tarihi itibarıyla (A) Ltd. Şti.nin devreden KDV tutarı 10.000.000 TL’dir. (B)
A.Ş. devreden KDV tutarını indirim hesaplarına alabilmek için bağlı bulunduğu
vergi dairesine 2/9/2024 tarihinde inceleme yapılması talebi ile başvurmuştur.
Konuya ilişkin vergi inceleme raporu vergi dairesi kayıtlarına
15/1/2025 tarihinde intikal etmiş olup, raporun sonuç bölümünde 7.000.000 TL
tutarında devreden KDV’nin (B) A.Ş. tarafından indirim hesabına alınabilmesi
uygun bulunmuştur. (B) A.Ş. tarafından bu tutar 2025/01 dönemi KDV
beyannamesinde indirim konusu yapılabilir.”
MADDE 14- Aynı Tebliğin (IV/A) bölümünün başına aşağıdaki A1 ve A2
bölümleri eklenmiş ve mevcut A bölümü A3 olarak teselsül ettirilmiştir.
“A1. GENEL AÇIKLAMA
3065 sayılı Kanunun (29/1) maddesine göre, mükelleflerin
yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den, kendilerine
yapılan teslim ve hizmetler ile ithal edilen mal ve hizmetlere ilişkin ödenen
KDV’nin indirimi mümkündür. Kanunun (29/2) maddesine göre, vergilendirme
dönemleri itibarıyla yapılan bu indirim sonucu hesaplanan KDV’nin, indirim
KDV’den fazla olması halinde aradaki fark Hazineye ödenmekte, indirim KDV’nin
hesaplanan KDV’den fazla olması halinde ise aradaki fark sonraki dönemde
indirim konusu yapılmak üzere devretmektedir.
Ancak, 3065 sayılı Kanunun 32 nci maddesine göre, Kanunun 11, 13,
14, 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi ve
Kanunun indirim ve iade hakkı tanınan geçici maddeleri ile 3065 sayılı Kanunun
(29/2) maddesi kapsamındaki indirimli orana tabi işlemler uyarınca,
mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’nin indirilecek
KDV’den az olması halinde indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin,
Bakanlığımızca tespit edilen usul ve esaslara göre iade edilmesi mümkün
bulunmaktadır. Ayrıca, 3065 sayılı Kanunun (9/1) maddesindeki yetki uyarınca
kısmi tevkifata tabi işlemlere ilişkin tevkif edilen KDV’nin satıcılara iade
edilmesi mümkündür. İade hakkı doğuran bir işlem bulunmaması halinde yüklenilen
ve sonraki döneme devreden KDV’nin iadesi söz konusu değildir.
28/7/2024 tarihli ve 7524 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle 3065
sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde yapılan değişiklik ile iade hakkı doğuran
işlemlerden kaynaklanan iade taleplerinin vergi inceleme raporu sonucuna göre
yerine getirilmesinin esas olduğu hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, mükelleflerin KDV iade hakkı doğuran işlemlerden
kaynaklanan iade taleplerinin vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine
getirilmesi gerekmektedir.
Vergi inceleme raporu ifadesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 135
inci maddesinde sayılan vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenmiş raporu
ifade eder.
Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde Bakanlığımızın;
mükellefiyet süresi, çalışan sayısı, aktif ve özsermaye büyüklüğü, ödenen vergi
tutarı, vergisel ödevlerin zamanında yerine getirilip getirilmediği, sahte veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz
rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı gibi kriterleri esas alarak
mükelleflerin vergisel uyum seviyeleri ve bu uyum seviyelerine göre farklı iade
yöntemleri tespit etmeye, iade alacağının mahsup edileceği vergi borçları ile
iadeye ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
3065 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetki
çerçevesinde mükelleflerin KDV iade taleplerinin, Tebliğin ilgili bölümlerinde
iade hakkı doğuran işlem türleri itibarıyla iade için belirlenen usul ve
esaslara göre yerine getirilmesi uygun görülmüştür.
Tebliğin ilgili bölümlerinde iade hakkı doğuran işlem türleri
itibarıyla iade için belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde mükelleflerin KDV
iade taleplerinin teminat veya YMM raporu karşılığı yerine getirilmesi uygun
görülen işlemlere ilişkin yapılan kontrollerde tespit edilen eksiklik veya
olumsuzlukların verilen sürede mevzuata uygun şekilde giderilmesi gerekir.
Eksiklik veya olumsuzlukların verilen sürede giderilememesi halinde iade talebi
15 gün içinde incelemeye sevk edilir ve düzenlenen vergi inceleme raporu
sonucuna göre işlem yapılır. Bu kapsamda incelemeye sevk edilen iade talepleri,
iadesi talep edilen tutarın %150’si oranında banka teminat mektubu verilmesi
halinde yerine getirilir, teminat vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülür.
Teminat karşılığı iadelerde, teminatın YMM raporu ile
çözülebileceği hallerde, süresi içinde YMM raporu ibraz edilmemesi veya ibraz
edilmeyeceğinin belirtilmesi halinde, teminat vergi inceleme raporu sonucuna
göre çözülür.
A2. İADELERİ VERGİ İNCELEMESİNE TABİ OLANLAR
1. Kapsam ve Tanımlar
1.1. Kapsam
3065 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde, iade hakkı doğuran
işlemlerden kaynaklanan iade taleplerinin vergi inceleme raporu sonucuna göre
yerine getirilmesinin esas olduğu hüküm altına alındığından, hakkında bu
bölümde sayılan olumsuz rapor ve tespitler bulunan mükelleflerin iade talepleri
vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
Olumsuz rapor ve tespitlerin niteliğine göre belirlenen
teminatların verilmesi halinde bu mükelleflerin iade talepleri yerine
getirilir, ancak teminatlar vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülür.
1.2. Belge Kavramı
Bu bölümde bahsi geçen belgeler, Tebliğin ilgili bölümlerinde
belirtilen ve (YMM raporu ve vergi inceleme raporu hariç) iadeye esas teşkil
eden belgelerdir. Bu belgeler, üzerinde KDV gösterilen fatura ve benzeri
belgeler ile iade hakkı doğuran işlemin niteliğine göre (gümrük beyannamesi,
istisna belgesi, yatırım teşvik belgesi, kıymetli maden arama ruhsatı gibi)
iade için aranılan diğer belgelerdir. Bunların haricindeki belgelerin, sahte
belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olarak düzenlendiklerine ve
kullanıldıklarına yönelik belirlemeler nedeniyle mükelleflerin durumu olumsuz
rapor ve tespit kapsamında değerlendirilmez. Söz konusu belgelerin 213 sayılı
Kanun uyarınca düzenlenme, saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan belgeler
kapsamında olması bu şekilde işlem tesisine engel teşkil etmez.
Örneğin, sipariş mektupları ve proforma faturaların nihai
faturalar veya gümrük beyannameleri ile uyumsuz olması halinde, nihai
faturaların veya gümrük beyannamelerinin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği
tespit edilmedikçe, sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlendiği veya kullanıldığı gerekçesi bu bölüm kapsamında işlem yapılmasını
gerektirmez. Aynı şekilde, sigorta poliçesi, müstahsil makbuzu ve sevk
irsaliyesinin gerçeğe aykırı düzenlenmesi ve bunların kullanılması tek başına
bu bölüm kapsamında işlem yapılmasını gerektirmez.
KDV indirimi imkânı tanınan durumlar dışında, 213 sayılı Kanun uyarınca
düzenlenmesi zorunlu olan ödeme kaydedici cihaz fişi ile gider pusulasının
gerçeğe aykırı düzenlenmesi ve bunların kullanılması da aynı kapsamdadır.
1.3. İade Talepleri Vergi İnceleme Raporuna Göre Yerine
Getirilecek Mükellefler
Haklarında, düzenledikleri veya kullandıkları belgelerin gerçek
duruma aykırı olduğuna ilişkin delil ve karineleri içeren rapor veya tespit
bulunan veya bu mükelleflerle ilişkili olan aşağıdaki mükelleflerin iade
talepleri vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
- 213 sayılı Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren mükellefler,
- Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenleme fiiline iştirak eden mükellefler de dâhil olmak üzere sahte belge
veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma konusunda
haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükellefler,
- Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenleme konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan
mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları, kanuni temsilcileri,
bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile kanuni temsilcisi
oldukları mükellefler,
- Haklarında beyanname vermeme, defter ve belge ibraz etmeme ve
adresinde bulunamama konusunda tespit bulunan mükellefler,
- Haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan
mükelleflerden doğrudan mal ve/veya hizmet alan mükellefler.
5018 sayılı Kanun eki cetvellerde yer alan kamu kurum ve
kuruluşları, il özel idareleri, köyler, belediyeler ve bunların teşkil
ettikleri birlikler, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan kamu kurum ve
kuruluşları ile kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ile sermayelerinin
(%51) veya daha fazlası yukarıda sayılanlara ait mükellefler hakkında bu bölüm
hükümleri uygulanmaz.
1.4. Olumlu Rapor
Vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından düzenlenen raporlar
(vergi inceleme raporu, vergi tekniği raporu, basit rapor gibi), mükellefin
incelenen döneme ait 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan ettiği tüm işlemlerini
kapsayacak şekilde düzenlenmeleri ve olumlu olmaları kaydıyla bu kapsamda
değerlendirilir.
KDV iade uygulamaları bakımından bir raporun "olumlu
rapor" sayılabilmesi için, raporda iade hakkı doğuran işlemler dolayısıyla
ibraz edilen yüklenilen KDV ve indirilecek KDV listelerinde sahte belge veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeden kaynaklı herhangi bir indirimin
olmadığının tespiti gerekir.
İade talebi olmamakla birlikte hakkında olumsuz rapor bulunan bir
mükellefin, olumsuz raporun ilgili olduğu vergilendirme dönemlerinden sonraki
vergilendirme dönemlerinden herhangi birine yönelik inceleme talep etmesi
mümkündür. Bu durumda yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporun olumlu
rapor olabilmesi için mükellefin indirilecek KDV tutarlarının içerisinde sahte
belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeye dayalı indirim olmadığının
tespiti gerekir.
İndirilecek KDV tutarlarının içerisinde sahte belge veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeye dayalı indirim olmamakla birlikte,
sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlendiğine ilişkin
tespit içeren raporun olumlu rapor olarak değerlendirilmeyeceği tabiidir.
Sadece vergi incelemesi yapılan dönemi takip eden döneme/dönemlere
ait KDV beyanlarının düzeltilmesi amacıyla düzenlenen raporlar ile yeminli mali
müşavirler tarafından düzenlenen raporlar “olumlu rapor” olarak değerlendirilmez.
1.5. Olumsuz Rapor
Olumsuz rapor, Tebliğin (IV/A2-3) ve (IV/A2-4) bölümlerinde
belirtilen hususları içeren ve bu mükelleflerin iade taleplerinin vergi
inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilmesini gerektiren rapordur.
Mükellefler hakkında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge düzenledikleri ve/veya kullandıkları konusunda belirlemelerin
yer aldığı vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen tüm raporlar (vergi
inceleme raporu, vergi tekniği raporu, basit rapor gibi) "olumsuz rapor"
sayılır.
Yeminli mali müşavirler tarafından düzenlenen raporlar “olumsuz
rapor” olarak değerlendirilmez.
2. Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis
Ettirilmesi
2.1. Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis
Ettirenler
213 sayılı Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren;
a) Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde
münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin
vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve
mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi
üzerine işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince
terkin edilenler,
b) Bu kapsamda yer alan serbest meslek erbabı, şahıs
işletmelerinde işletme sahibi, adi ortaklıklarda ortaklardan her biri,
c) Bu kapsamda yer alan ticaret şirketlerinde şirketin yanı sıra,
kanuni temsilcileri, yönetim kurulu üyeleri, şirket sermayesinin asgari (%
10)`una sahip olan gerçek veya tüzel kişiler ya da bunların asgari (% 10)
ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüsler (Ortaklık payı (%10)’un
altında olan ortaklar Tebliğin (IV/A2-10) bölümüne göre değerlendirilir.),
ç) Bu kapsamda yer alan tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde
bunları idare edenler veya düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil
bulundukları tespit edilenler,
d) Yukarıda yer alanların ortağı oldukları adi ortaklıklar, kanuni
temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, şirket sermayesinin asgari (% 10)`una sahip
oldukları ticaret şirketleri veya idare ettikleri tüzel kişiliği olmayan
teşekküller (Ortaklık payı (%10)’un altında olan ortaklar Tebliğin (IV/A2-10)
bölümüne göre değerlendirilir.)
tarafından yapılan KDV iade talepleri, hakkında rapor düzenlenen
mükellefin mükellefiyetinin terkin edildiği tarih itibarıyla münhasıran vergi
inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
Bir mükellefin, bu kapsamda değerlendirilebilmesi için münhasıran
sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesisinin tespitinde, temin
edilebilmesi halinde mükellefin düzenlemiş olduğu belgelerin (belirli bir
dönem, yıl veya daha uzun zaman dilimi esas alınarak) tutar olarak asgari
yarısından fazlasının sahte olduğunun, yani herhangi bir mal veya hizmet
hareketine ilişkin olmadığının tespiti gerekir. Bu tespitin mükellefin herhangi
bir ticari işinin olup olmadığı, faturaların düzenlendiği dönemdeki iş durumu,
çevresindeki ticari itibarı gibi hususlarla da desteklenmesi gerekir.
Mükellefin düzenlemiş olduğu belgelerin temin edilememiş olması
halinde, fatura dönemleri itibarıyla ticari bir işinin olup olmadığı,
mükellefiyetle ilgili ödevlerini yerine getirip getirmediği, herhangi bir vergi
ödeyip ödemediği gibi hususlar dikkate alınarak münhasıran sahte belge
düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin tespit edilmesi halinde, bu
bölüme göre işlem yapılması gerekmektedir.
Bu mükelleflerin iade talepleri;
- Haklarında düzenlenen raporlara dayanılarak tesis edilen
işlemlerin yargı kararı ile iptali veya
- 213 sayılı Kanunun (153/A) maddesinde belirtilen durumları vergi
inceleme raporuna bağlanarak münhasıran vergi inceleme raporu ile iade alınmaya
başlanan dönemi takip eden takvim yılı başından itibaren bu süre içerisinde
haklarında başkaca bir olumsuz rapor düzenlenmemiş veya olumsuz tespit
yapılmamış olmak kaydıyla (süre dolmadan önce yapılan tespitlerde en son tespit
tarihinden itibaren), yedi yıl geçtikten sonra müracaatlarına gerek kalmaksızın
Tebliğde belirlenmiş usul ve esaslara göre yerine getirilir.
Birinci paragrafın (d) bendinde sayılanlar hakkında, daha sonraki
dönemlere ilişkin olumlu rapor düzenlenmesi halinde, raporun vergi dairesi
kayıtlarına intikal ettiği tarih itibarıyla, mükellefler ilgili bölümlerdeki
usul ve esaslara göre iade talep edebilir.
213 sayılı Kanunun (153/A) maddesinin birinci fıkrasında sayılan
haller dolayısıyla mükellefiyeti terkin edilenlerin bu fiillerine iştirak
ettiği vergi inceleme raporuyla tespit edilen 3568 sayılı Kanun kapsamında
faaliyette bulunan meslek mensupları da bu kapsamda değerlendirilir ve bu durum
meslek mensubunun bağlı bulunduğu vergi dairesince temsil ettikleri tüm
mükelleflere bildirilir.
Sahte belge düzenlemenin yanı sıra gerçek mal ve hizmet satışı
bulunan mükellefler, bu bölüm kapsamında değerlendirilmez. Bu mükellefler
hakkında düzenledikleri sahte faturalardan hareketle sahte belge düzenleme
fiili nedeniyle Tebliğin (IV/A2-3.2) bölümüne göre işlem tesis edilir.
2.2. Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis
Ettirenlere Mal Teslimi ve Hizmet İfasında Bulunanlar
Sahte belge ticareti amacıyla mükellefiyet tesis ettirilmiş olsa
dahi bu mükelleflerin demirbaş alımları (büro mobilyası, bilgisayar, telefon
cihazı vb.), genel yönetim giderleri (işyeri kirası, işyerinin tadili,
boyanması, kırtasiye ve temizlik malzemeleri, elektrik, doğalgaz, haberleşme
vb.) olabileceği gibi asıl faaliyetini gizlemek amacıyla gerçekte bir kısım mal
veya hizmet almış olmaları da mümkündür.
Bu nedenle, sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis
ettirenlere mal tesliminde veya hizmet ifasında bulunan mükelleflerin sahte
belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyicisi olarak
değerlendirilebilmeleri için haklarında Tebliğin (IV/A2-3.2), (IV/A2-3.3),
(IV/A2-4.2) ve (IV/A2-4.3) bölümlerinde belirtildiği şekilde bir
rapor veya tespit bulunması gerekir. Bu durumda bulunan mükellefler hakkında
ise ilgili bölüme göre işlem yapılır.
3. Sahte Belge Düzenleyen veya Kullananlar
3.1. Sahte Belge Kavramı
Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesine göre sahte belge, gerçek
bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir.
Bir belgenin sahte olup olmadığı belgeden hareketle yapılacak
tespitlere bağlıdır. Buna göre;
- İnceleme dönemi veya incelemeye konu dönemlere ilişkin
yoklamalar yapılmak suretiyle mükellefin gerçek bir faaliyetinin bulunup
bulunmadığı (ilgili dönem mahalle muhtarı, site yöneticisi ve/veya
çevredekilerin mükellefin eylem tarihindeki durumuna ilişkin ifadeleri vb.),
- Belgeye konu mal hareketinin gerçekte olup olmadığının fiili
veya kaydi envanter ya da randıman incelemesi, karşıt inceleme ve tespit,
nakliye, ödeme/tahsilat vb. kanıtlarla tespiti,
- Ticari ilişkisinin olup olmadığı hususu ve ticari ilişkide
bulunduğu firmalar,
- Ortaklık yapısı ve ortaklara ilişkin analizler,
- Muhasebecisine yönelik tespitler,
- Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde yer alan, hakkında
inceleme yapılanlara ve ticari ilişkide bulundukları mükelleflere ilişkin
bilgiler,
- Sahte belge ticareti varsa komisyon geliri elde edilip
edilmediği,
- Mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilip getirilmediği
gibi hususlar rapora bağlanmaksızın ya da tespit edilmeksizin bir
belgenin sahte olduğu gerekçesiyle mükellef hakkında bu bölüm (IV/A2) kapsamında
işlem yapılmaz.
Başkaca bir tespit bulunmamak kaydıyla, mükellefler hakkında
sadece ihbar veya şikâyet bulunması da yeterli değildir.
3.2. Haklarında Sahte Belge Düzenleme Raporu Bulunanlar
Sahte belge düzenlenmesine ilişkin olumsuz rapor, nezdinde inceleme
yapılan hakkında sahte belge düzenlediği yönünde belirlemelerin yer aldığı,
Tebliğin (IV/A2-3.1) bölümünde yer alan hususları içerecek şekilde vergi
incelemesine yetkili olanlar tarafından düzenlenen rapordur.
Söz konusu rapor “sahte belge düzenleme olumsuz raporu”, bu
rapordan hareketle sahte olduğu tespit edilerek rapora bağlanan belgeleri
düzenleyen mükellef de “sahte belge düzenleyen” olarak kabul edilir.
Hakkında sahte belge düzenleme raporu bulunanların bu fiillerine
iştirak ettiği vergi inceleme raporuyla tespit edilen gerçek veya tüzel kişiler
ve 3568 sayılı Kanun kapsamında faaliyette bulunan meslek mensupları da bu
bölüm kapsamında değerlendirilir.
3.3. Haklarında Sahte Belge Düzenleme Tespiti Bulunanlar
Sahte belge düzenleme tespiti, bir mükellefin sahte belge
düzenlediğinin diğer kişi, işletme veya kurumlar hakkında yapılmakta olan
araştırma ve incelemeler sırasında yahut yetkili makamların yazıyla veya
elektronik ortamda bildirmesi üzerine vergi dairesinin ıttılaına girmesidir. Bu
kapsamda öncelikle mükellef tarafından düzenlenen belgenin sahte olduğunun net
olarak tespit edilmesi gerekir.
Yapılan inceleme sırasında sahte belge düzenlendiği hususunda bir
tespit yapılmış olması halinde, bu durumun inceleme elemanınca rapor
düzenlenmeden önce mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine yazılı olarak
bildirilmesi mümkündür. Bu durumda incelemede olan mükellef, bu bölüm
kapsamında değerlendirilir.
Ancak, vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından düzenlenen
raporlarda, haklarında herhangi bir olumsuzluğa yer verilmeksizin, hakkında
rapor düzenlenen mükellefle ticari ilişkileri ve söz konusu mükellefin ticari
ilişkide bulunduğu diğer mükellefler hakkındaki olumsuzluklar dolayısıyla sahte
belge düzenleme ihtimali ve/veya şüphesi gerekçesiyle incelenmesi öngörülen
mükellefler bu kapsamda değerlendirilmez.
Hazine ve Maliye Bakanlığının ilgili birimlerince yapılan
değerlendirme ve analizler sonucunda bireysel olarak veya organize bir şekilde
sahte belge düzenleme tespiti de sahte belge düzenleme olumsuz tespiti
kapsamında değerlendirilir.
Hakkında bu şekilde tespit yapılarak sahte belge düzenleme riski
nedeniyle incelemeye sevk edilen mükelleflerin bilinen işyeri adresinde,
incelemeye sevk işleminin vergi dairesinin ıttılaına girmesini takip eden günden
itibaren beş işgünü içinde en az iki kişiden oluşan bir grup tarafından yoklama
yapılır.
Yoklamada, mükellefin bilinen işyeri adresinde faal olup olmadığı;
gerek cari dönemde gerekse tespitin ilgili olduğu dönem itibarıyla ticari
faaliyetinin bulunup bulunmadığı; üretim ve/veya ticaret kapasitesi; depo,
tesis, taşıt, makine, teçhizat ve demirbaş varlığı; emtia mevcudu ve çalışan
sayısına ilişkin bilgiler mutlaka tespit edilir ve bu hususlara düzenlenen
tutanakta yer verilir. Bu tutanakta, nezdinde yoklama yapılan mükellefin
açıklamaları hariç olmak üzere, görüş ve kanaate yer verilmez. Bulunması
halinde, mükellefin işyeri çevresindeki esnaf, site yöneticisi, komşu, muhtar
vb. kişilerin mükellefin ticari faaliyeti ve itibarına yönelik ifadeleri,
ilgiliye imzalatılarak ayrı bir tutanakla kayıt altına alınır.
Tutanağın düzenlendiği tarihi takip eden günden itibaren beş
işgünü içinde mükellefin bağlı olduğu vergi dairesindeki müdür ve bir müdür
yardımcısının da katılacağı üç kişilik bir komisyon tarafından; yoklama
sonucunda düzenlenen tutanak, mükellefin tarh zamanaşımı süresi içindeki
dönemlere ilişkin beyannameleri ve Ba-Bs bildirimleri, nezdinde daha önce
yapılmış yoklamalara ilişkin tutanaklar, tahakkuk, tahsilat ve vergi borcu
bilgileri, alım-satım ilişkisi içinde olduğu mükelleflere ilişkin bilgiler ve
vergi dairesinde bulunan diğer bilgi ve kayıtlar (vergi inceleme bilgileri,
kira sözleşmesi, Yönetim Bilgi Sisteminde elektronik ortamda bulunan kayıtlar
vb.) dikkate alınarak mükellefin, tespitin ilgili olduğu dönem itibarıyla
bildirdiği ticari faaliyetinin bulunup bulunmadığı, bulunması halinde işletme
kapasitesi ile beyanlarının (satış hasılatının, stoklarının, maliyetlerinin
vb.) uyumlu olup olmadığı değerlendirilir. Komisyon, gerek görmesi durumunda, mükelleften
ilave bilgi, belge ve açıklama isteyebilir.
Yapılan değerlendirme neticesinde, komisyon üyelerinin kanaatiyle
olumsuzluğun teyit edilmesi halinde bu mükellefler hakkında olumsuz tespite
göre işlem tesis edilir.
3.4. Haklarında Sahte Belge Kullanma Raporu Bulunanlar
Sahte belgelerde yer alan KDV’nin indirim hesaplarına dâhil
edilmek suretiyle kullanıldığını tespit eden rapor, sahte belge kullanma
olumsuz raporu olarak değerlendirilir. Sahte belge kullanıldığına yönelik
raporlarda aşağıda yer alan hususların yanı sıra kullanıcının bu belgeyi
kayıtlarına intikal ettirip ettirmediği veya beyannamede indirilecek KDV olarak
kullanıp kullanmadığının da tespit edilmesi gerekir.
Vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından düzenlenen ve sahte
belge kullanılmasına ilişkin olan raporlarda;
- İncelenen mükellefle söz konusu belgelerin düzenleyicisi
mükellef/mükellefler arasında gerçek bir teslim ve/veya hizmetin bulunup
bulunmadığına, herhangi bir ödemede bulunulup bulunulmadığına, ödemenin şekli
(banka, çek, senet, kasa, PTT, kredi kartı vb.) ve malın nakliyesi ile ilgili
tespitlere veya sahte belge ticareti amacıyla mükellefiyet kaydı söz konusuysa
düzenleyicinin mükellefiyet kaydının terkin edilip edilmediğine ilişkin hususlara
yer verilmesi,
- Mükellefin söz konusu belgelerdeki mal ve/veya hizmetleri
gerçekten alıp almadığının ilave çalışmalarla (kaydi envanter, randıman, karşıt
inceleme ve tespit gibi) desteklenmek suretiyle değerlendirilmesi,
- Sahte belge oldukları tespit edilmiş olan belgelerin tutar ve
mahiyet bazında tetkik edilerek, bu belgelerde yer alan mal ve/veya hizmetlerin
mükellefin söz konusu dönemdeki iş ve işlemlerinin niteliğine, stok durumuna,
sermaye ve ödeme kapasitesine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi,
- İnceleme dönemine ait beyanları tetkik edilmek suretiyle,
mükellefin vergi ödeme gayretlerinin değerlendirilmesi, sürekli olarak devreden
KDV beyanı veya iş hacimlerine uygun tutarlarda KDV ödenmemesi veyahut sektör
ortalamasının altında karlılık beyanı gibi hususların ortaya konulması
gerekir.
Tarhiyat önerilmemiş olması bu raporların olumsuz rapor vasfını
değiştirmez.
Bu kapsamda işlem yapılabilmesi için, sahte olduğu tespit edilen
belgeye dayalı KDV indiriminin reddedilmesi gerekir. Sahte belge tespiti
olmaksızın, başka nedenlerle KDV indiriminin reddedilmesi amacıyla düzenlenen
raporlar bu kapsamda değerlendirilmez.
Sahte olduğu tespit edilerek rapora bağlanan belgelerin
kullanıcısı “sahte belge kullanan”, buna ilişkin rapor da “sahte belge kullanma
olumsuz raporu” olarak kabul edilir.
Yapılan inceleme sonucunda mükelleflerin kendileri ya da mal veya
hizmet satın aldıkları mükelleflerle ilgili olarak;
- Defter ve belgelerini ibraz etmedikleri,
- KDV beyannamesini vermedikleri
gibi nedenlerle KDV indirimlerinin reddinden kaynaklanan
tarhiyatlarda, inceleme raporlarında tarhiyatın bu tespitlere ilişkin kısmının
sahte belge kullanma fiilinden kaynaklandığının açıkça belirtilmemesi halinde,
düzenlenen rapor olumsuz rapor kapsamında değerlendirilmez.
Sahte belge kullanımına dayalı KDV indirimlerinin vergi inceleme
raporu ile veya mükellefin düzeltme beyanları ile indirilecek KDV tutarlarından
düşülmesi durumunda bu mükelleflerin iade taleplerinde iade hakkı doğuran
işlemler için belirlenmiş usul ve esaslar uygulanmaya devam edilir.
3.5. Haklarında Sahte Belge Kullanma Tespiti Bulunanlar
Sahte belge kullanma tespiti, sahte belgelerde yer alan KDV’nin
indirim konusu yapıldığının tespit edilmesidir. Sahte belge kullanma tespitinin
varlığından söz edilebilmesi için, sahte olduğu tespit edilen belgede yer alan
KDV tutarının indirim konusu yapılmış olması gerekir.
Sahte belge düzenleme raporundan hareketle alıcının sahte belge
kullanımından bahsedilebilmesi için, belgenin sahteliğinin yanı sıra,
düzenlenen sahte belgenin kullanıcı tarafından kayıtlara intikal ettirilip
ettirilmediği ve beyannamede indirilecek KDV olarak dikkate alınıp
alınmadığının tespit edilmesi gerekir. Kullanıcının Ba bildirimine söz konusu
belgede yazılı tutarı dâhil etmiş olması, sahte belgeyi kullandığına karine
olup tespit için tek başına yeterli değildir.
Yapılan inceleme sırasında sahte belge kullanıldığı hususunda bir
tespit yapılmış olması halinde, bu durumun inceleme elemanınca rapor
düzenlenmeden önce mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine yazılı olarak
bildirilmesi de bu kapsamdadır.
Kullandığı belgeye yönelik bir tespit veya rapor olmadığı sürece,
sadece hakkında sahte belge düzenleme rapor veya tespiti bulunan mükelleften
mal veya hizmet alımına dayanılarak alıcı mükellefin bu kapsamda
değerlendirilmesi mümkün değildir.
Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran
sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine
yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilen ve mükellefiyet kaydının
devamına gerek görülmediği raporda belirtildiğinden işi bırakmış addolunarak
mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilenlerden alım yaptıkları yönünde
kayıtları bulunan ve belgelerde yer alan KDV tutarını indirilecek KDV olarak
dikkate aldığı tespit edilen mükellefler de sahte belge kullanma tespiti
kapsamındadır.
Sahte belge kullanılmasına yönelik olumsuz tespit bulunan dönemi
kapsayan takvim yılında süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan
mükelleflerin, sahte olduğu tespit edilen belgelerde yer alan alım tutarının,
aynı dönemdeki toplam alımlarının %5’ini geçmemesi halinde, bu mükellefler
hakkında sahte belge kullanma tespiti gerekçesiyle işlem yapılmaz. Şu kadar ki,
bu durumun 213 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön
tespitler için yapılacak izaha davet ve buna bağlı olarak yapılacak
değerlendirmelere etkisi yoktur.
Haklarında sahte belge kullanılmasına yönelik olumsuz tespit
bulunan mükellefler kendi durumlarından haberdar edilerek kendilerine 15 gün
içinde olumsuzluğu giderebilecekleri bildirilir.
Verilen süre içerisinde işlemin gerçekliğini bu Tebliğin (IV/A2-5)
bölümündeki açıklamalara göre ispat eden veya söz konusu belgede yazılı KDV
tutarını indirim hesaplarından çıkarmak suretiyle beyanını düzelten
mükelleflerin iade taleplerinde iade hakkı doğuran işlemler için belirlenmiş
usul ve esaslar uygulanmaya devam edilir.
Kendilerine tanınan 15 günlük süre içerisinde yukarıda
belirtildiği şekilde olumsuzluğu gidermeyen mükelleflerin tespitin yapıldığı
tarih itibarıyla iade talepleri vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine
getirilir.
4. Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Düzenleyen veya
Kullananlar
4.1. Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Kavramı
Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesine göre muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte
bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı şekilde
yansıtan belgedir. Buna göre;
- Belgenin mahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı olup
olmadığı,
- Belgede yer alan bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunun (ödeme
bilgileri, mal hareketleri ve alıcı bilgileri gibi) deliller ile tespiti,
- Belgede yer alması zorunlu bilgilerde tahrifat yapılıp yapılmadığı,
- Belgede bulunması zorunlu bilgilerin (vatandaşlık numarası,
vergi kimlik numarası ve adres gibi) gerçeği yansıtıp yansıtmadığı,
- Gerçekte satılan mal veya verilen hizmet yerine başka bir mal
satıldığı veya hizmetin ifa edildiği
gibi hususlar rapora bağlanmaksızın ya da tespit edilmeksizin bir
belgenin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu gerekçesiyle mükellef hakkında
bu bölüm kapsamında işlem yapılmaz.
Başkaca bir tespit bulunmamak kaydıyla, mükellefler hakkında
sadece ihbar veya şikâyet bulunması da yeterli değildir.
4.2. Haklarında Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge
Düzenleme Raporu Bulunanlar
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlenmesine ilişkin
olumsuz rapor, nezdinde inceleme yapılan hakkında muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge düzenlediği yönünde belirlemelerin yer aldığı, vergi
incelemesine yetkili olanlar tarafından düzenlenen rapordur.
Söz konusu rapordan hareketle muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge olduğu tespit edilerek rapora bağlanan belgeleri düzenleyen mükellef
“muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyen”, buna ilişkin rapor da
“muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme olumsuz raporu” olarak kabul
edilir.
Hakkında muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme raporu
bulunanların bu fiillerine iştirak ettiği vergi inceleme raporuyla tespit
edilen gerçek veya tüzel kişiler ve 3568 sayılı Kanun kapsamında faaliyette
bulunan meslek mensupları da bu bölüm kapsamında değerlendirilir.
4.3. Haklarında Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge
Düzenleme Tespiti Bulunanlar
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme tespiti, bir
mükellefin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediğinin diğer kişi,
işletme veya kurumlar hakkında yapılmakta olan araştırma ve incelemeler
sırasında yahut yetkili makamların yazıyla veya elektronik ortamda bildirmesi
üzerine vergi dairesinin ıttılaına girmesidir. Bu kapsamda öncelikle mükellef
tarafından düzenlenen belgenin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğunun net
olarak tespit edilmesi gerekir.
Yapılan inceleme sırasında yanıltıcı belge düzenlendiği hususunda
bir tespit yapılmış olması halinde, bu durumun inceleme elemanınca rapor
düzenlenmeden önce mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine yazılı olarak
bildirilmesi mümkündür. Bu durumda incelemede olan mükellef, bu bölüm
kapsamında değerlendirilir.
Ancak, vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından düzenlenen
raporlarda, haklarında herhangi bir olumsuzluğa yer verilmeksizin, hakkında
rapor düzenlenen mükellefle ticari ilişkileri ve söz konusu mükellefin ticari
ilişkide bulunduğu diğer mükellefler hakkındaki olumsuzluklar dolayısıyla
yanıltıcı belge düzenleme ihtimali ve/veya şüphesi gerekçesiyle incelenmesi
öngörülen mükellefler bu kapsamda değerlendirilmez.
Hazine ve Maliye Bakanlığının ilgili birimlerince yapılan
değerlendirme ve analizler sonucunda bireysel olarak veya organize bir şekilde
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme tespiti de muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme olumsuz tespiti kapsamında değerlendirilir.
4.4. Haklarında Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge
Kullanma Raporu Bulunanlar
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge niteliği tespit edilen
belgelerde yer alan KDV tutarlarının indirim konusu yapıldığını tespit eden,
vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenmiş raporlar bu kapsamda
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma olumsuz raporu olarak
değerlendirilir.
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımına dayalı KDV
indirimlerinin vergi inceleme raporu ile veya mükellefin düzeltme beyanları ile
indirilecek KDV tutarlarından düşülmesi durumunda bu mükelleflerin iade
taleplerinde iade hakkı doğuran işlemler için belirlenmiş usul ve esaslar
uygulanmaya devam edilir.
4.5. Haklarında Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge
Kullanma Tespiti Bulunanlar
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespiti, bir
mükellefin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullandığının diğer kişi,
işletme veya kurumlar hakkında yapılmakta olan araştırma ve incelemeler
sırasında yahut yetkili makamların (Hazine ve Maliye Bakanlığının ilgili
birimleri dâhil) yazıyla bildirmesi üzerine vergi dairesinin ıttılaına
girmesidir. Bu kapsamda öncelikle belgenin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
olduğunun, sonrasında ise mükellefin bu belgede yer alan KDV’yi indirim konusu
yaptığının net olarak tespit edilmesi gerekir.
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılmasına yönelik
olumsuz tespit bulunan dönemi kapsayan takvim yılında süresinde düzenlenmiş tam
tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin, yanıltıcı olduğu tespit edilen
belgelerde yer alan alım tutarının, aynı dönemdeki toplam alımlarının %5’ini
geçmemesi halinde, bu mükellefler hakkında muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge kullanma tespiti gerekçesiyle işlem yapılmaz. Şu kadar ki, bu durumun 213
sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler için
yapılacak izaha davet ve buna bağlı olarak yapılacak değerlendirmelere etkisi
yoktur.
Haklarında muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılmasına
yönelik olumsuz tespit bulunan mükellefler kendi durumlarından haberdar
edilerek kendilerine 15 gün içinde olumsuzluğu giderebilecekleri bildirilir.
Verilen süre içerisinde belgenin işlemi mahiyet ve miktar
itibarıyla doğru olarak yansıttığını Tebliğin (IV/A2-5) bölümündeki
açıklamalara göre ispat eden veya söz konusu belgede yazılı KDV tutarını
indirim hesaplarından çıkarmak suretiyle beyanını düzelten mükelleflerin iade
taleplerinde iade hakkı doğuran işlemler için belirlenmiş usul ve esaslar
uygulanmaya devam edilir.
Kendilerine tanınan 15 günlük süre içerisinde yukarıda
belirtildiği şekilde olumsuzluğu gidermeyen mükelleflerin tespitin yapıldığı
tarih itibarıyla iade talepleri vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine
getirilir.
5. İşlemlerin Gerçekliğini İspat
213 sayılı Kanunun 3/B maddesine göre vergilendirmede vergiyi
doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olup,
vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin
hariç her türlü delille ispatlanması mümkündür.
Öte yandan, 213 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrasında,
vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce
verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler bulunduğuna dair yetkili
merciler tarafından yapılmış olan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge kullanmaya ilişkin ön tespitler bakımından mükelleflere ön tespite
ilişkin yazının tebliğ edilebileceği ve mükelleflerin beyanlarını
düzeltebilecekleri düzenlenmiştir. Söz konusu hükmün uygulanmasına ilişkin usul
ve esaslar ise 30/7/2020 tarihli ve 31201 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 519
Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir. Buna göre, 213
sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrasında yer alan uygulama kapsamında
ön tespit ve izah değerlendirme komisyonlarınca yapılması gereken işlemler 519
Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğindeki açıklamalara göre yerine
getirilir, mezkûr uygulama kapsamına girmeyen işlemler bakımından ise bu
Tebliğin bu bölümündeki açıklamalar uygulanır.
Düzenledikleri veya kullandıkları belgelerin sahteliğine veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğuna ilişkin inceleme veya idari araştırma
aşamasında mükellefe, söz konusu belgelerin gerçekliğine yönelik deliller ileri
sürme imkânı verilir. Aynı şekilde kendileri hakkında olumsuz rapor veya
olumsuz tespit bulunmamakla birlikte mal veya hizmet satın aldıkları
mükellefler hakkında olumsuz rapor veya olumsuz tespit bulunan mükelleflere de
bu imkân sağlanır. Söz konusu karşı deliller inceleme veya araştırmaya konu iş,
işlem ve belgelerle ilgili olmalı ve bir yazı ile idari makama ibraz
edilmelidir. İdari araştırma aşamasında, mükellef tarafından söz konusu işlemin
gerçekliğine yönelik sunulan karşı delillerin değerlendirilmesi, idari
araştırmayı yürüten birimdeki (mükellefin ilgili dönemde bağlı olduğu vergi
dairesindeki) müdür ve bir müdür yardımcısının da katılacağı üç kişilik bir
komisyon tarafından yapılır. Karşı deliller incelemeye başlanmış olması halinde
inceleme elemanına, incelemeye başlanmamışsa ilgili komisyona sunulur.
Dolayısıyla idare tarafından sahte veya yanıltıcı olduğu yönünde
bulgular bulunan bir belgenin gerçek bir işleme dayandığı ve dayandığı işlemi
mahiyet ve miktar itibarıyla doğru olarak yansıttığı işlemin tarafları,
ilgilileri (iade talep edenler) veya mükellefler tarafından 213 sayılı Kanunun
3 üncü maddesindeki delil serbestisi kapsamında iddia ve ispat olunabilir.
İleri sürülen karşı delillerin işlemin gerçekliğini göstermesi
halinde olumsuz tespit kapsamında işlem yapılmaz. İşlemin tarafları, ilgililer
ve mükellefler delillerini işlem ve belge ile ilgili olmak kaydıyla yazı ile
ileri sürebilir.
Bu şekilde ileri sürülen iddia ve deliller, inceleme elemanı veya
komisyon tarafından karşı delillerle çürütülmek suretiyle belgenin sahte veya
yanıltıcı olduğu ispatlanabilir. Bu durumda ileri sürülen delillerin ele alınıp
raporda veya dayanak bir yazı ile çürütüldüğü karşı delillerle açıklanarak
mükellef veya ilgili hakkında olumsuz tespit kapsamında işlem yapılır ve
mükerrer incelemeye meydan vermeksizin konuyla ilgili incelemeye sevk edilir.
213 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrası uygulaması
kapsamında, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmaya
ilişkin ön tespit yazısına konu beyanlarını düzeltmeyen mükelleflerin iade
talepleri vergi inceleme raporuna göre sonuçlandırılır. Ancak, mükellefin söz
konusu belgelere isabet eden KDV’yi indirim hesaplarından çıkararak
düzelttiğini veya hiç indirim hesaplarına almadığını vergi dairesine tevsik
etmesi ya da Tebliğin (IV/A2-7.2.) bölümünde yer alan şartlardan [dördüncü
paragrafın (a) alt bendi hariç] birini sağlaması halinde, vergi incelemesi
neticesi beklenmeksizin, iade taleplerinde iade hakkı doğuran işlemler için
belirlenmiş usul ve esaslar uygulanmaya devam edilir.
Sınırlandırıcı olmamak kaydıyla belgenin gerçekliğini ve
doğruluğunu ispatta aşağıdaki deliller kullanılabilir:
a) İşlem bedelinin ödendiğinin belgelendirilmesi.
Ödeme, iade talebinde bulunan mükellef tarafından ödemeyi tevsik
eden belge aslı veya noter onaylı örneği ile tevsik edilebilir.
Ödemenin 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu
hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar vasıtasıyla veya 13/1/2011 tarihli
ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 785 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında
düzenlenen çekler ile de tevsiki mümkündür.
Ayrıca internet bankacılığı yoluyla yapılan ödemelerde, banka
dekontu yerine ilgili banka şubesi tarafından onaylı internet çıktıları ya da
mükellefler tarafından ödeme yapılan bankalardan alınan onaylı hesap ekstreleri
ödemenin tevsikinde kullanılabilir.
Ödeme, kredi kartı (iade talebinde bulunan kişi veya kuruma ait),
tapu devri, kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla (ön ödeme avansı şeklinde
kamu kurum ve kuruluşlarının veznesine ödeme gibi) yapılmak suretiyle de tevsik
edilebilir.
Ödemenin PTT yoluyla yapıldığı durumlarda, ödeme sırasında
düzenlenecek belge, (satıcının veya adına hareket edenlerin adı-soyadı (tüzel
kişilerde unvanı) ile banka hesap numarası ve vergi kimlik numarası doğru
olarak yazdırılmak kaydıyla) ödemeyi tevsik eden delil olarak ileri sürülebilir.
b) Taşıma, yükleme, boşaltma, depolama, ambalajlama ve benzeri
işlemlerin yapıldığına yönelik belgeler, sigorta belgesi, vergi, resim, harç,
pay, fon gibi ödemeler yapılmışsa bu ödemelere ait belgeler işlemin
gerçekliğinin tevsikinde delil olarak kullanılabilir.
Örnek: Uluslararası taşımacılık hizmeti dolayısıyla KDV iade talebinde
bulunan bir mükellefin akaryakıt alımı yaptığı bir mükellef hakkında olumsuzluk
bulunması halinde, iade talep eden mükellef işlemin gerçekliğini yukarıda
belirtildiği şekilde ödeme belgesi ibraz ederek ispat edebilir.
Ancak, akaryakıt alımı yapıldığı iddia edilen mükellefin, iadeci
mükellefin bağlı olduğu ilden farklı bir ilde bulunması ve/veya yapılan
taşımacılık hizmetinin güzergâhı üzerinde bulunmaması gibi şüphe uyandıran bir
durumunun bulunması halinde, vergi dairesince yapılan değerlendirme sonucunda
ödeme belgesi işlemin gerçekliğinin tevsiki hususunda yeterli bulunmayarak
yalnızca ödeme belgesine göre işlem tesis edilmeyecek ve mükelleften ilave
açıklamalar istenebilecektir.
6. Haklarında Olumsuz Rapor Bulunan Mükelleflerin İade
Talepleri
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenleme veya kullanma raporu bulunan mükelleflerin iade talepleri vergi
inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
6.1. Haklarında Sahte Belge veya Muhteviyatı İtibarıyla
Yanıltıcı Belge Düzenleme Raporu Bulunanların İade Talepleri
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlediği konusunda olumsuz rapor bulunanların raporun vergi dairesine
intikal ettiği tarih itibarıyla henüz sonuçlandırılmamış iade talepleri dâhil,
bu tarihten sonraki iade talepleri vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine
getirilir.
- Sahte belge düzenleyenler için beş kat,
- Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenler için ise
dört kat
teminat gösterilmesi halinde iade talepleri yerine getirilmekle
birlikte olumsuz raporun intikal ettiği tarihten önceki dönemler için alınan
teminatlar da dâhil olmak üzere iade için alınan tüm teminatlar vergi inceleme
raporu sonucuna göre çözülür.
Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme
olumsuz raporu nedeniyle iade talepleri vergi inceleme raporu sonucu yerine
getirilen mükellefler, aşağıda sayılan şartlardan birisinin gerçekleşmesi
halinde iade hakkı doğuran işlemler için belirlenmiş usul ve esaslara göre iade
talep edebilirler.
a) Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenleme fiiline ilişkin olarak düzenlenen raporlara dayanılarak yapılan
tarhiyatın yargı kararları ile terkin edilmesi,
b) Mükelleflerin sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge düzenleme raporlarına dayanılarak yapılan tarhiyatları (kesilecek ceza ve
hesaplanacak gecikme faizi dâhil) ödemeleri veya tamamına teminat göstermeleri
ve yapılan inceleme sonucunda düzenlenen olumlu raporun vergi dairesi
kayıtlarına intikal etmesi,
c) Haklarında olumsuz rapor bulunan ve raporun ilgili olduğu
dönemden sonraki dönemlerde iade talebinde bulunmayan mükellefler için,
düzenleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatları (kesilecek ceza ve
hesaplanacak gecikme faizi dâhil) ödemeleri veya tamamına teminat göstermeleri
şartıyla, talepleri üzerine daha sonra yapılan inceleme sonucunda düzenlenen
olumlu raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal etmesi,
ç) Vergi inceleme raporu ile iade alınmaya başlanan dönemi takip
eden vergilendirme döneminden itibaren bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk
olmaması kaydıyla (süre dolmadan önce yazılan olumsuz raporlarda en son raporun
vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten itibaren), sahte belge
düzenleme fiilinde beş yıl, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme
fiilinde dört yıl geçmesi.
Bu mükelleflerin ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre iade
talep edebilmeye başladığı tarih itibarıyla henüz sonuçlanmayanlar da dâhil KDV
iade talepleri de aynı usul ve esaslara göre yerine getirilebilir.
6.2. Haklarında Sahte Belge veya Muhteviyatı İtibarıyla
Yanıltıcı Belge Kullanma Raporu Bulunanların İade Talepleri
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanımına ilişkin olumsuz rapor bulunan mükelleflerin, raporun vergi dairesi
kayıtlarına intikal ettiği tarihe kadar henüz sonuçlandırılmamış iade talepleri
dâhil, bu tarihten sonraki iade talepleri vergi inceleme raporu sonucuna göre
yerine getirilir.
- Sahte belge kullanımında dört kat,
- Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımında ise üç kat
teminat gösterilmesi halinde iade talepleri yerine getirilmekle
birlikte olumsuz raporun intikal ettiği tarihten önceki dönemler için alınan
teminatlar da dâhil olmak üzere iade için alınan tüm teminatlar vergi inceleme
raporu sonucuna göre çözülür.
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanma olumsuz raporu bulunması nedeniyle iade talepleri vergi inceleme
raporu sonucu yerine getirilen mükellefler, aşağıda sayılan şartlardan
birisinin gerçekleşmesi halinde iade hakkı doğuran işlemler için belirlenmiş
usul ve esaslara göre iade talep edebilirler.
a) Haklarında sahte belge kullanılmasına yönelik olumsuz rapor
bulunan mükelleflerin söz konusu belgeleri indirim hesaplarından çıkarmak
suretiyle beyanlarını düzeltmeleri,
b) Kullanma raporları üzerine yapılan tarhiyatın yargı kararıyla
terkin edilmesi,
c) Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanma raporlarında tarhı öngörülen vergi ve buna ilişkin olarak hesaplanacak
gecikme faizi ile kesilmesi istenen cezanın ödenmesi veya bunların tamamı için
teminat gösterilmesi,
ç) Vergi inceleme raporu ile iade alınmaya başlanan dönemi takip
eden vergilendirme döneminden itibaren bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk
olmaması kaydıyla (süre dolmadan önce yazılan olumsuz raporlarda en son raporun
vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten itibaren), sahte belge
kullanma fiilinde dört yıl, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma
fiilinde üç yıl geçmesi.
Bu mükelleflerin ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre iade
talep edebilmeye başladığı tarih itibarıyla henüz sonuçlanmayanlar da dâhil KDV
iade talepleri de aynı usul ve esaslara göre yerine getirilebilir.
7. Haklarında Sahte Belge veya Muhteviyatı İtibarıyla
Yanıltıcı Belge Düzenleme veya Kullanma Tespiti Bulunan Mükelleflerin İade
Talepleri
7.1. Haklarında Sahte Belge veya Muhteviyatı İtibarıyla
Yanıltıcı Belge Düzenlediği Konusunda Tespit Bulunanların İade Talepleri
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlediği konusunda tespit bulunan mükelleflerin iade talepleri vergi
inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
- Sahte belge düzenleme tespitinde dört kat,
- Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme tespitinde ise
üç kat
teminat gösterilmesi halinde iade talepleri yerine getirilmekle
birlikte olumsuz raporun intikal ettiği tarihten önceki dönemler için alınan
teminatlar da dâhil olmak üzere iade için alınan tüm teminatlar vergi inceleme
raporu sonucuna göre çözülür.
Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme
tespiti nedeniyle iade talepleri vergi inceleme raporu sonucu yerine getirilen
mükellefler, aşağıda sayılan şartlardan birisinin gerçekleşmesi halinde iade
hakkı doğuran işlem için belirlenmiş usul ve esaslara göre iade talep
edebilirler.
a) Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenleme tespitinin ilgili olduğu döneme ilişkin yapılacak inceleme sonucunda düzenlenen
raporun olumlu olması,
b) Haklarında düzenleme tespiti bulunan ve tespitin ilgili olduğu
dönemden sonraki dönemlerde iade talebinde bulunmayan mükellefler için,
talepleri üzerine daha sonra yapılan inceleme sonucunda düzenlenen olumlu
raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal etmesi,
c) Düzenleme tespitine dayalı olarak tesis edilen işlemlerin yargı
kararıyla iptal edilmesi,
ç) Vergi inceleme raporu ile iade alınmaya başlanan dönemi takip
eden vergilendirme döneminden itibaren bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk
olmaması kaydıyla (süre dolmadan önce yapılan tespitlerde en son tespit
tarihinden itibaren), sahte belge düzenleme tespitlerinde dört yıl, muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme tespitlerinde üç yıl geçmesi.
Bu mükelleflerin ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre iade
talep edebilmeye başladığı tarih itibarıyla henüz sonuçlanmayanlar da dâhil KDV
iade talepleri de aynı usul ve esaslara göre yerine getirilebilir.
7.2. Haklarında Sahte Belge veya Muhteviyatı İtibarıyla
Yanıltıcı Belge Kullandığı Konusunda Tespit Bulunanların İade Talepleri
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanma tespiti bulunan mükelleflerin iade talepleri, kendilerine yazılı
olarak verilen 15 günlük süre içerisinde belgenin gerçekliğini ve doğruluğunu
Tebliğin (IV/A2-5) bölümündeki açıklamalar doğrultusunda ispat etmeleri
kaydıyla iade hakkı doğuran işlem için belirlenmiş usul ve esaslara göre yerine
getirilir.
Belgenin gerçekliğini ve doğruluğunu ispat etmemekle birlikte, söz
konusu belgelerde yer alan KDV tutarlarını indirim ve iade hesabından çıkaran
veya bu kısma sahte belge kullanma tespitlerinde üç kat, muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge kullanma tespitlerinde iki kat teminat gösteren mükelleflerin
geri kalan iade talepleri ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre
sonuçlandırılır.
Teminat gösterilmemesi veya bu alışlara isabet eden kısmın indirim
ve iade talebinden çıkarılmaması durumunda ise, iade talepleri vergi inceleme
raporuna göre sonuçlandırılır.
Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma
tespiti nedeniyle iade talepleri vergi inceleme raporu sonucu yerine getirilen
mükellefler, aşağıda sayılan şartlardan birisinin gerçekleşmesi halinde iade
hakkı doğuran işlem için belirlenmiş usul ve esaslara göre iade talep
edebilirler.
a) Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge kullanıldığına yönelik olumsuz tespit bulunan mükelleflerin söz konusu
belgeleri indirim hesaplarından çıkarmak suretiyle beyanlarını düzeltmeleri,
b) Olumsuz tespitin ilişkin olduğu belgelere dayanılarak indirim
ve iade konusu yapılan KDV tutarlarının sahte belge için üç katı, muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge için iki katı teminat gösterilmesi,
c) İlgili dönem veya daha sonraki bir dönemle ilgili inceleme
sonucunda düzenlenecek olumlu raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal etmesi,
ç) Tespitin veya tespite dayanılarak tesis edilen işlemlerin yargı
kararıyla iptal edilmesi,
d) Vergi inceleme raporu ile iade alınmaya başlanan dönemi takip
eden vergilendirme döneminden itibaren bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk
olmaması kaydıyla (süre dolmadan önce yapılan tespitlerde en son tespit
tarihinden itibaren), sahte belge kullanma tespitlerinde üç yıl, muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespitlerinde iki yıl geçmesi.
Bu mükelleflerin ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre iade
talep edebilmeye başladığı tarih itibarıyla henüz sonuçlanmayanlar da dâhil KDV
iade talepleri de aynı usul ve esaslara göre yerine getirilebilir.
8. İadeye Esas Diğer Belgelerin Sahte veya Muhteviyatı
İtibarıyla Yanıltıcı Olması
Üzerinde KDV gösterilen fatura ve benzeri belgeler dışında kalan
ve her bir iade hakkı doğuran işlem için işlemin niteliğine göre ayrıca
belirlenmiş olan belgelerin sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olması
durumunda, ilgili mükelleflerin iade talepleri de vergi inceleme raporu
sonucuna göre yerine getirilir.
Söz konusu belgelerin sahte olması durumunda “sahte belge düzenleme”,
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olması durumunda ise “muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge düzenleme” fiillerine yönelik düzenlemeler kapsamında işlem
yapılır.
9. Diğer Tespitler
9.1.Adresinde Bulunamama
Yapılan yoklamada bilinen adreslerinde bulunamayan mükelleflerin
mükellefiyet kaydının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesi
uyarınca terkin edilmesi halinde, mükellefler hakkında bu bölüm kapsamında
işlem yapılır. Anılan madde kapsamında mükellefiyet kaydının terkini işleminin
yoklama tarihinden de önce yapılmış olması halinde, mükellefler terkin tarihi
itibarıyla bu bölüm kapsamına alınır.
Vergiye müteallik ödevleri yerine getirilmekle birlikte, sadece
işi bırakma bildiriminde bulunulmamış olması olumsuz tespit sayılmaz.
Adreslerinde bulunmadıkları konusunda haklarında tespit
bulunanların sonuçlandırılmamış olanlar da dâhil bütün iade talepleri, tespitin
yapılmasından itibaren münhasıran iki kat teminat karşılığında veya vergi
inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir. Teminat vergi inceleme raporuna
göre çözülür.
Mükellefiyetin yeniden tesis edilmesi halinde henüz
sonuçlanmayanlar da dâhil olmak üzere iade talepleri, mükellefiyetin tesis
edildiği tarih itibarıyla ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre yerine
getirilir.
9.2. Defter ve Belge İbraz Etmeme
Vergi incelemesine yetkili olanlarca veya takdir komisyonlarınca
ibrazı istenen, varlığı noter kayıtları veya sair surette sabit olan
defterlerin ve ilgili dönem kayıtlarına esas belgelerin mücbir sebep sayılan
haller dışındaki nedenlerle KDV mükellefleri tarafından ibraz edilmemesi
durumunda, mükellefin iade talepleri vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine
getirilir.
Bu tespitin varlığı için defter ve belge ibrazına ilişkin ek süre
dâhil verilen sürenin dolmuş olması gerekmektedir.
“Defter ve belge” ifadesinden, 213 sayılı Kanun uyarınca tutulan
veya düzenlenen, saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan defter ve belgeler
anlaşılmalıdır.
Örneğin, ödeme kaydedici cihazı kullanım dışı kaldığı halde ödeme
kaydedici cihaz mali hafıza raporunu ve buna dair yetkili servisçe düzenlenmesi
gereken tutanağı ilgili vergi dairesine ibraz etmeyen mükelleflerin bu fiilleri
“defter ve belge ibraz etmeme olumsuz tespiti” kapsamında değerlendirilmez.
Aynı şekilde ilgili dönemdeki KDV’ye tabi mal ve hizmet alışlarına ilişkin
fatura ve benzeri belgelerin dökümünü gösteren “İndirilecek KDV Listesi”nin
ibraz edilmemesi de bu kapsamda bir olumsuz tespit olarak değerlendirilmez.
Defter ve belge ibraz etmeme fiilinin varlığından söz edilebilmesi
için defter ve belgelerin ibrazına ilişkin yazının mükellefe tebliği gerekmekte
olup, söz konusu yazının 213 sayılı Kanunun 93 ila 109 uncu maddeleri arasında
düzenlenen “Tebliğ” hükümleri doğrultusunda tebliğinin sağlanmış olması
gereklidir.
Faaliyetini sona erdirenlerin kullanılmayan belgelerini iptal
edilmek üzere ibraz etmemesi de bu kapsamdadır.
Mücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerle defter ve
belgelerini ibraz etmedikleri konusunda tespit bulunanların, tespitin ilgili
olduğu döneme ait iade talepleri defter ve belgeleri ibraz etmedikleri sürece
yerine getirilmez. Henüz sonuçlanmayanlar dâhil diğer dönemlere ait iade
talepleri ise iki kat teminat karşılığında veya münhasıran vergi inceleme
sonucuna göre yerine getirilir. Teminat vergi inceleme raporu sonucuna göre
çözülür.
Defter ve belgelerini daha sonra idareye ibraz eden mükellefin henüz
sonuçlanmayan iade talepleri de dâhil olmak üzere iade talepleri ilgili
bölümlerdeki usul ve esaslara göre yerine getirilir.
Defter ve belgelerini 213 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer
alan mücbir sebep hallerinden biri nedeniyle ibraz edemeyen mükelleflere bu
kapsamda işlem yapılmaz.
Haklarında, tarh zamanaşımı öncesi dönemlere ilişkin olarak defter
belge ibraz etmeme tespiti bulunan mükelleflerin iade talepleri, tarh
zamanaşımının dolduğu tarihten itibaren ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara
göre yerine getirilir.
9.3. Beyanname Vermeme
Birden fazla döneme ilişkin 1 no.lu KDV beyannamesini (süresinden
sonra verilenler hariç) vermeyen mükelleflerin iade talepleri vergi inceleme
raporuna göre yerine getirilir.
Beyanname verilmeyen dönemlere ilişkin iade talebinde bulunulması
mümkün değildir.
Bu mükelleflerin, beyanname verdikleri dönemlere ilişkin iade
talepleri münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
Verilmeyen beyannamelerin usulüne uygun olarak verilmesi
durumunda, mükellefin henüz sonuçlanmayan iade talepleri de dâhil olmak üzere
iade talepleri ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre yerine getirilir.
Haklarında, tarh zamanaşımı öncesi dönemlere ilişkin olarak
beyanname vermeme tespiti bulunan mükelleflerin iade talepleri, tarh
zamanaşımının dolduğu tarihten itibaren ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara
göre yerine getirilir.
10. Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanların Kanuni
Temsilcileri, Ortakları, Ortak Oldukları veya Bunların Kurdukları veya Ortağı
Oldukları Mükellefler ile Kanuni Temsilcisi Oldukları Mükellefler
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlediği konusunda olumsuz rapor veya tespit bulunan mükelleflerle ilgili
olarak Tebliğin sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenleme raporu ve tespiti bölümlerinde yer alan düzenlemeler;
- Bu mükelleflerin raporun ait olduğu vergilendirme dönemindeki ortakları
ve kanuni temsilcileri,
- Kendileri ve bunların kurdukları veya ortağı oldukları
mükellefler,
- Kendileri veya bunların kanuni temsilcisi oldukları mükellefler
hakkında da uygulanır.
Kooperatifler ve sermaye şirketlerinde bu hüküm bunların kanuni temsilcileri
ile sadece sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlenmesine neden olan ortakları ve bunların kurdukları veya ortağı
oldukları ya da kanuni temsilcisi oldukları mükellefler hakkında uygulanır.
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlediği konusunda rapor veya tespit bulunanların iade taleplerinin iade
hakkı doğuran işlemler için belirlenen usul ve esaslara göre yapılabilmesi
halinde, bunların kanuni temsilcilerinin, ortaklarının, ortağı oldukları
mükelleflerin, kendileri ve bunların kurduğu ve ortağı olduğu veya kanuni
temsilcisi oldukları mükelleflerin iade taleplerinde aynı usul ve esaslar
geçerli olur.
Bu şekilde iade talepleri vergi inceleme raporuna göre
sonuçlandırılması gereken mükellefler hakkında düzenlenen olumlu raporlar,
vergi dairesi kayıtlarına intikal ettikleri tarih itibarıyla, mükellefler
ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre iade talep edebilir. Bu bölüm
kapsamında iade talebi vergi inceleme raporu sonucuna göre sonuçlandırılacak
mükelleflerin, ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre iade talep
edebilmeleri için vergi inceleme raporu ile iade almaya başladıkları tarihten
sonraki herhangi bir vergilendirme döneminin incelenmesini talep etmeleri
mümkündür.
Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlediği konusunda hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunan mükelleflerin
kanuni temsilcileri ile ortaklarının, olumsuz rapor bulunan mükellef dışında
kurdukları veya ortağı oldukları şirketlerden ayrılmış olmaları halinde,
ayrıldıkları mükelleflerin iade talepleri (henüz sonuçlanmayanlar dâhil) vergi
inceleme raporu ile iade alınmasını gerektiren başka bir husus olmadıkça
ortaklıktan veya kanuni temsilcilikten ayrılma tarihinden itibaren ilgili
bölümlerdeki usul ve esaslara göre yerine getirilir. Ancak, kanuni temsilcilik
sıfatının devam etmesi halinde, ortaklıktan ayrılma tek başına bu şartı
sağlamaz.
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenlediği konusunda olumsuz rapor veya tespit bulunan kooperatif veya sermaye
şirketlerinin kurdukları veya ortağı oldukları şirketlerdeki paylarının
kontrolünün kamu kurum veya kuruluşları ile icra dairelerinde olması nedeniyle
devredilmesinin imkânsız bulunması ve bu şirketlerle aralarında haksız KDV
iadesi almaya yönelik ticari bir ilişki bulunduğunun da tespit edilememesi
halinde, kurdukları veya ortağı oldukları bu mükelleflerin iade talepleri
ilgili bölümlerdeki usul ve esaslara göre yerine getirilir.
Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullandığı
konusunda haklarında olumsuz rapor veya tespit bulunan veya düzenleme haricinde
diğer olumsuz tespitlerden biri bulunan mükelleflerin ortaklarının, kanuni
temsilcilerinin, kurdukları veya ortağı oldukları mükellefler ile bunların
kurdukları veya ortağı oldukları mükelleflerin iade talepleri, kendileri
hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunmaması koşuluyla ilgili bölümlerdeki
usul ve esaslara göre yerine getirilir.
11. Doğrudan Mal veya Hizmet Temin Ettikleri Mükellefler
Hakkında Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanlar
Kendileri hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunmayan
mükellefler tarafından iade hakkı doğuran işlemler dolayısıyla ibraz edilen
yüklenilen KDV ve indirilecek KDV listelerinde,
- Sahte belge düzenleme raporu veya tespiti bulunan mükelleflerden
yaptıkları alışlara isabet eden kısma üç kat,
- Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme raporu veya
tespiti bulunan mükelleflerden yaptıkları alışlara isabet eden kısma iki kat
teminat göstermeleri kaydıyla, bu kısmın iadesi teminat
karşılığında, kalan kısmın iadesi, iade hakkı doğuran işlemler için belirlenmiş
usul ve esaslara göre yerine getirilir. Teminat vergi inceleme raporu ile
çözülür.
Kendileri hakkında herhangi bir olumsuzluk bulunmadığı halde
doğrudan mal veya hizmet temin ettiği mükellefler hakkında sahte belge veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme raporu veya tespiti bulunan
mükelleflere 15 gün içinde olumsuzluğu giderebilecekleri bildirilir.
Verilen süre içerisinde belgenin gerçekliğini ve doğruluğunu bu
Tebliğin (IV/A2-5) bölümündeki açıklamalara göre ispat eden veya söz konusu
alışlara isabet eden kısmı indirim KDV tutarlarından çıkaran mükelleflerin iade
talepleri iade hakkı doğuran işlemler için belirlenmiş usul ve esaslara göre
sonuçlandırılır.
Olumsuzlukların giderilmemesi veya bu kısma ilişkin teminat
verilmemesi halinde, talep edilen iade tutarının olumsuzluk bulunmayan kısmının
iadesi yukarıda belirtildiği şekilde yapılır, olumsuzluk bulunan kısmın iadesi
ise vergi inceleme raporuna göre yerine getirilir.
Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
düzenleme raporu veya tespiti dışında olumsuzluk bulunanlardan alım yapan
mükelleflerin, olumsuzluğa ilişkin tarihten sonra herhangi bir belgeyi
içermeyen iade talepleri, başka bir olumsuzluk olmaması kaydıyla bu bölüm
kapsamında değerlendirilmez. İade hakkı doğuran işlemler dolayısıyla ibraz
edilen yüklenilen KDV ve indirilecek KDV listelerinde olumsuzluğun bulunduğu
döneme ilişkin alış bulunması durumunda, bu alış belgelerinin gerçekliğinin ve
doğruluğunun ispatı veya indirim KDV tutarlarından çıkarılması veyahut iki kat
teminat gösterilmesi suretiyle, diğer kısmın iadesi ilgili bölümde belirlenmiş
usul ve esaslara göre yapılır. Teminat vergi inceleme sonucuna göre çözülür.
Olumsuzlukların giderilmemesi veya bu kısma ilişkin teminat
verilmemesi halinde, talep edilen iade tutarının olumsuzluk bulunmayan kısmının
iadesi yukarıda belirtildiği şekilde yapılır, olumsuzluk bulunan kısmın iadesi
ise vergi inceleme raporuna göre yerine getirilir.
Olumsuz rapor veya tespit kapsamında iade talepleri vergi inceleme
raporuna göre sonuçlandırılması gereken mükelleflerin bu durumlarının ortadan
kalkması halinde, bunlardan alım yapanların iade taleplerinde de aynı usul ve
esaslar geçerli olur.
12. Geçiş Hükümleri
6736, 7143, 7326 ve 7440 sayılı Kanunlar kapsamında ilgili takvim
yıllarında faaliyette bulundukları dönemlere ilişkin olarak KDV artırımında
bulunarak bu bölümün yürürlüğe girdiği tarihten önce bu bölümü ihdas eden
Tebliğ ile yürürlükten kaldırılan (IV/E-13, 14, 15, 16) bölümlerinde
yer alan düzenlemelerden yararlanmış olan mükellefler hakkında, artırım
koşullarını ihlal etmemiş olmaları koşuluyla artırımda bulundukları yıl/yıllar
için sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma olumsuz
raporu ile sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma,
defter ve belge ibraz etmeme ve beyanname vermeme olumsuz tespitleri kapsamında
işlem tesis edilmez.
Ancak, bu mükellefler hakkında, artırımda bulunulan yıllar için
sahte belge kullanma olumsuz tespiti yapılması halinde, Tebliğin (IV/A2-5)
bölümünde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, sonraki döneme devreden
KDV’ye ilişkin düzeltme işlemi neticesinde artırımda bulunulmayan bir yılda
tarhiyat yapılması gerekiyorsa, mükellefe olumsuzluklar kapsamında işlem
yapılmasa dahi düzeltme işlemi yapılır.
Ayrıca, bu mükelleflerin iade taleplerinde, haklarında olumsuzluk
bulunan mükelleflerden alımlarının bulunduğunun tespiti halinde, Tebliğin
(IV/A2-11) bölümünde belirtilen hükümler uygulanır.
Bu bölümün yürürlüğe girdiği tarihten önce, ilgili diğer mevzuatta
bu bölümü ihdas eden Tebliğ ile yürürlükten kaldırılan Tebliğin (IV/E) bölümüne
yapılmış atıflar, bu bölümün yürürlük tarihinden itibaren Tebliğin (IV/A2)
bölümüne yapılmış sayılır.”
MADDE 15- Aynı Tebliğin;
a) (I/C-2.1.5.1.) bölümünün on üçüncü paragrafında yer alan
“(IV/E)” ibareleri “(IV/A2)” olarak, “özel esaslara” ibaresi “KDV iadesinin
vergi incelemesine” olarak, “özel esaslar uygulanmasına” ibaresi “Tebliğin
(IV/A2) bölümündeki usul ve esasların uygulanmasına” olarak, aynı bölümün on
dördüncü paragrafında yer alan “genel esaslara” ibaresi “belirlenmiş diğer usul
ve esaslara” olarak ve “özel esas” ibaresi “Tebliğin (IV/A2) bölümündeki usul
ve esasların” olarak,
b) (I/C-2.1.5.2.1.) ve (III/B-3.2.2.) bölümlerinde yer alan
“(IV/A-2.1.1.)” ibareleri “(IV/A3-2.1.1.)” olarak,
c) (II/A-1.1.1.), (II/A-1.2.3.), (II/A-2.2.), (II/A-8.12.),
(II/E-1.1.) ve (IV/A-7.) bölümlerinde yer alan “(IV/A)” ibareleri “(IV/A3)”
olarak,
ç) (III/B-3.2.1.) ve (III/B-3.3.) bölümlerinde yer alan
“(IV/A-2.1.2.)” ibareleri “(IV/A3-2.1.2.)” olarak,
d) Mevcut (IV/A) bölümünün ilk paragrafında yer alan “özel esaslara
tabi” ibaresi “iadeleri vergi incelemesine tabi olan” olarak ve “(IV/E)”
ibaresi “(IV/A2)” olarak,
e) (IV/A-2.2.), (IV/A-5.1.), (IV/A-5.3.) ve (IV/B-2.) bölümlerinde
yer alan “(IV/A-3)” ibareleri “(IV/A3-3)” olarak,
f) (IV/A-3) bölümünün birinci paragrafının (a) alt bendinde yer
alan “(IV/E)” ibaresi “(IV/A2)” olarak,
g) (IV/A-4.2.) bölümünde yer alan “Özel esaslara” ibaresi
“Tebliğin (IV/A2) bölümündeki usul ve esaslara” olarak, “(IV/A-3)” ibaresi
“(IV/A3-3)” olarak ve “(IV/A-6.) bölümünün birinci paragrafının (iv) ayrımı ve
üçüncü” ibaresi “(IV/A1) bölümünün sekizinci” olarak,
ğ) (IV/A-5.6.) bölümünde yer alan “özel esaslara” ibaresi
“Tebliğin (IV/A2) bölümündeki usul ve esaslara” olarak ve “(IV/A-3)” ibaresi
“(IV/A3-3)” olarak,
h) (IV/B-1.1.) bölümünün ilk paragrafının (ç) alt bendinde yer
alan “özel esaslara tabi tutulmamış veya tutulmuşsa genel esaslara dönülmüş
olması” ibaresi “iade taleplerinin yerine getirilmesi bakımından vergi
incelemesine tabi olmaması veya vergi incelemesine tabi tutulmuşsa gereken
koşulları sağlayarak belirlenmiş diğer usullere dönmüş olması” olarak, ikinci
paragrafının (a) alt bendinde yer alan “özel esaslara” ibaresi “Tebliğin
(IV/A2) bölümündeki usul ve esaslara” olarak ve dördüncü paragrafında yer alan
“(IV/E)” ibaresi “(IV/A2)” olarak,
ı) (IV/B-3.) bölümünün son paragrafında yer alan “genel esaslara”
ibareleri “belirlenmiş diğer usul ve esaslara” olarak ve “özel esaslara”
ibaresi “Tebliğin (IV/A2) bölümündeki usul ve esaslara” olarak,
i) (IV/C-1.) bölümünün ilk paragrafının (ç) alt bendinde yer alan
“özel esaslara tabi tutulmamış veya tutulmuşsa genel esaslara dönülmüş olması”
ibaresi “iade taleplerinin yerine getirilmesi bakımından vergi incelemesine
tabi olmaması veya vergi incelemesine tabi tutulmuşsa gereken koşulları
sağlayarak belirlenmiş diğer usullere dönmüş olması” olarak ve (d) alt bendinde
yer alan “özel esaslara” ibaresi “Tebliğin (IV/A2) bölümündeki usul ve
esaslara” olarak,
j) (IV/C-2.) bölümünün son paragrafında yer alan “(IV/E)” ibaresi
“(IV/A2)” olarak,
k) (IV/C-3.) bölümünün ilk paragrafının (ç) alt bendinde yer alan
“özel esaslara” ibaresi “Tebliğin (IV/A2) bölümündeki usul ve esaslara” olarak,
l) (IV/D-3.) bölümünün ilk paragrafında yer alan “özel esaslar”
ibaresi “Tebliğin (IV/A2) bölümü hükümleri” olarak,
değiştirilmiştir.
MADDE 16- Aynı Tebliğin mevcut (IV/A-1.1.) bölümünün üçüncü
paragrafının ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Tam istisna kapsamında işlemleri bulunan mükelleflerin bu
işlemler nedeniyle yüklendikleri KDV`nin, yüklenildiği dönem ile iadenin talep
edildiği dönem arasındaki KDV beyannamelerinde yer alan devreden KDV ile
karşılaştırılmaksızın iadenin talep edildiği dönem beyannamesindeki toplam
indirim KDV ile karşılaştırılarak iade talebi sonuçlandırılır.”
MADDE 17- Aynı Tebliğin (IV/A-6.) ve (IV/E) bölümleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
MADDE 18- Aynı Tebliğin (IV/B-1.2.2.) bölümünde yer alan “40.000.000
TL” ibaresi “100.000.000 TL” olarak, “10.000.000 TL” ibaresi “25.000.000 TL”
olarak, “20.000.000 TL” ibaresi “50.000.000 TL” olarak, “50.000.000 TL” ibaresi
“125.000.000 TL” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 19- Aynı Tebliğin (IV/C-1.) bölümünde yer alan “200.000.000 TL”
ibaresi “500.000.000 TL” olarak, “50.000.000 TL” ibaresi “125.000.000 TL”
olarak, “100.000.000 TL” ibaresi “250.000.000 TL” olarak, “250.000.000 TL”
ibaresi “625.000.000 TL” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 20- Aynı Tebliğe ekteki EK 33, EK 33A ve EK 33B eklenmiştir.
MADDE 21- Bu Tebliğin;
a) 7 nci maddesi 1/9/2024 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
b) 10 uncu ve 11 inci maddeleri 1/11/2024 tarihinde,
c) 16 ncı maddesi Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin
yürürlüğe girdiği tarihten geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) Diğer maddeleri ise yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 22- Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
Ek için: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2024/10/20241031-2-1.pdf